Görünmez Zincirler: Bağımlılığın Sessiz Psikolojisi
Bağımlılık sadece maddeyle sınırlı değildir; telefon, ilişki, yemek hatta iş bile görünmez zincirlere dönüşebilir. Psikoloji ise bu zincirleri kırmanın mümkün olduğunu söyler.

Psk.Melike Ürküt
senbiryazarsin@gmail.com -Bağımlılık denildiğinde akla genellikle madde gelir. Oysa bağımlılık sadece alkol ya da uyuşturucu değildir; telefon, ilişki, yemek, hatta iş bile insanı esir alabilir. Psikolojide bağımlılık, kişinin kendi kontrolünü kaybederek dışsal bir şeye tutunması olarak tanımlanır. Görünürde özgürüzdür, ama gerçekte görünmez zincirlerle bağlanmışızdır.
Kaçış mı, Teslimiyet mi?
Bağımlılığın temelinde çoğu zaman bir kaçış yatar. Kimi, acısını uyuşturmak için sigaraya sarılır. Kimi yalnızlığını bastırmak için ekranlara gömülür. Kimi de değersizlik duygusunu unutmak için ilişkilerde kendini tüketir. Yani bağımlılık, aslında bir çözüm girişimidir; fakat sorunu çözmek yerine daha da derinleştirir.
Beynin Oyunu
Nöropsikoloji bize şunu gösteriyor: Bağımlılık, beynin ödül sistemini ele geçirir. Dopaminin hızlı yükselişi kişiyi kısa süreli mutlu eder. Ancak beyin bir süre sonra aynı etkiyi almak için daha fazlasını ister. İşte bu noktada özgürlük kaybolur; seçim, iradeden çıkıp bir zorunluluğa dönüşür.
Toplumsal Körlük
Ne yazık ki bağımlılıklar çoğu zaman küçümsenir ya da görmezden gelinir. “Bir kereden bir şey olmaz” denir, “isterse bırakır” denir. Oysa bağımlılık, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Aileleri parçalar, iş gücünü düşürür, insanları görünmez bir yalnızlığa sürükler.
Çıkış Yolu
Psikoloji bize umut verir: Hiçbir bağımlılık sonsuza kadar sürmek zorunda değildir. Terapi, sosyal destek ve en önemlisi kişinin değişime inanmasıyla zincirler kırılabilir. Çünkü bağımlılık ne kadar güçlü olursa olsun, insanın iyileşme arzusu ondan daha güçlüdür.