Kardeş Kıskançlığı: Ailenin Küçük Dünyasında Büyük Duygular
Kardeşler… Hayatımızın ilk sosyal ilişkileri, küçük ama güçlü bağlarımız. Ama birlikte büyümenin tek bir güzelliği yok; bir de kıskançlık var.

PSK.DAN. YAREN YILDIRIM
senbiryazarsin@gmail.com -Kardeş kıskançlığı, çocuklukta hemen herkesin deneyimlediği, bazen gizli bazen gözle görülür bir duygu.
İlk Çocuk
İlk çocuk, ailede “taht” sahibidir. Tüm ilgi ve sevgiyi o alır, dünya onun etrafında döner gibi gelir. Ta ki yeni bir kardeş doğana kadar. O an, her şey değişir. Artık ilgi paylaşılmak zorundadır ve ilk çocuk bu duruma tepki verebilir. Kimi zaman öfke, kimi zaman hüzün, kimi zaman sessiz bir çekilme… Bu, doğal bir duygudur.
Ortanca Çocuk
Ortanca çocuk için hayat, sürekli bir yarış gibidir. Büyük kardeşiyle başa çıkmak, küçük kardeşin üzerinde dengeyi kurmak… Ortanca çocuk çoğu zaman hem rekabet eder hem de kendini ispat etmeye çalışır. Bu süreç kıskançlığı besler ama aynı zamanda güçlü bir motivasyon kaynağı olabilir.
En Küçük Çocuk
En küçük çocuk ise çoğu zaman aile tarafından korunur ve şımartılır. Ama küçük çocuk da kendi içinde kıyaslamalar yapar: “Neden ablam/babam daha başarılı?” veya “Ben neden hep son sıradayım?” Bu düşünceler de kıskançlığın farklı bir yüzünü gösterir.
Kardeş Kıskançlığının Anlamı ve Yönetimi
Kardeş kıskançlığı, sadece çocuklukta yaşanan basit bir duygu değildir. Doğru yönetildiğinde, paylaşmayı, empatiyi ve iş birliğini öğrenmemizi sağlar. Yanlış yönetildiğinde ise özgüven eksikliğine, sürekli kıyaslamaya ve rekabetin yıkıcı bir hal almasına yol açabilir.
Sonuç
Sonuç olarak, kardeş kıskançlığı hayatın küçük bir sahnesinde yaşanan kocaman bir duygudur. Hepimiz bu sahneyi bir şekilde deneyimleriz. Önemli olan, bu duyguyu anlayabilmek ve yönlendirebilmektir. Çünkü kardeş kıskançlığı doğru yönetildiğinde, ilişkilerimizi güçlendiren bir köprüye dönüşebilir.
Yaren Yıldırım