Mutluluk Değil, Sahicilik
Acıdan kaçmak yerine, onu değerlerimize giden bir pusula olarak görebilir miyiz?

Psk.Berfin Kırtay
senbiryazarsin@gmail.com -Mutluluk Baskısı
Son zamanlarda mutluluk, hayatlarımızın en büyük hedefi haline geldi. Sosyal medyada sürekli gözümüze sokulan “iyi hissetmelisin, mutlu olmalısın” telkinleriyle büyüleniyoruz.
Oysa ki acı, hüzün, kayıp gibi insana dair duygular, yaşamın olağan parçaları olmaktan çıkarılıyor. Biz ise bu gerçek duyguları içimizde sessizce taşımak zorunda kalıyoruz.
Mücadele Tuzağı
Psikolojide “mücadele tuzağı” diye bir kavram var:
- Acıdan kaçmaya çalıştıkça aslında acıyı daha da besliyoruz.
- Kötü bir anıyı unutmaya çalıştıkça zihnimizin hep o ana gitmesi,
- Uykusuzlukla savaştıkça uykunun daha da uzaklaşması gibi…
Russ Harris’in Mutluluk Tuzağı kitabında dediği gibi bu durum, bataklığa benziyor: Çırpındıkça daha çok batıyoruz.
Kabullenmenin Gücü
Kabullenmek, acıyı sevmek ya da ondan keyif almak değil; onun varlığını inkâr etmemek demektir.
Bir an için zihnimizde akan bir nehir hayal edelim. İçimizdeki acıyı, suyun üzerindeki bir yaprağa bırakıyoruz. Yaprak akıp giderken biz sadece izliyoruz. Onu kontrol etmeye çalışmadıkça, üzerimizdeki etkisi de azalıyor.
Acının Gösterdiği Yol
Aslında acı, bize hayatımızda nelerin değerli olduğunu gösterir:
- Birini kaybettiğimizde içimizin yanması, sevgimizin büyüklüğünden gelir.
- Başarısızlık karşısında kırılmamız, o konunun bizim için ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Yani acı, yolumuzu aydınlatan bir pusuladır. Ondan kaçmak yerine yanımıza aldığımızda, bizi değerlerimize en yakın noktaya taşır.
Sahicilik ve Kabul
Kabul ve Kararlılık Terapisi bize şunu hatırlatır: Acıyı yok edemeyiz, ama onunla yaşamayı öğrenebiliriz.
Ve işte bu, hayatı çok daha sahici ve derin kılar.
Belki de kendimize sormamız gereken soru şu:
Acımdan kaçmak yerine, onun bana gösterdiği değerlerle nasıl yol alabilirim?