Bağlanma Türleri ve Kişilik Psikopatolojisi
İnsanın hikâyesi ilk temaslarından başlar. Peki, bu ilk bağlar kişiliğimizi ve ruh sağlığımızı nasıl etkiler?

Psk. Açelya Elçioğlu
senbiryazarsin@gmail.com -İlk Bağların İzleri
İnsanın hikâyesi, aslında ilk temaslarından başlar. Bir bebek, dünyaya gözlerini açtığında kendini kimin kucağında bulduysa, hayatı biraz da orada şekillenir. Psikolojide “bağlanma” dediğimiz kavram, sadece anne-bebek ilişkisiyle sınırlı değildir; kişinin kendine, başkalarına ve dünyaya dair temel inançlarının çekirdeğini oluşturur.
Güvenli ve Güvensiz Bağlanma
Bağlanma kuramı bize, güvenli ve güvensiz bağlanma biçimlerinin yaşam boyu ilişkilerimizi, hatta kişilik yapılanmamızı nasıl etkilediğini gösterir.
- Güvenli bağlanan bireyler genellikle ilişkilerde esnek, empatik ve uyumlu olurlar.
- Kaygılı ya da kaçıngan bağlanan bireyler ise ilerleyen yıllarda daha belirgin psikopatolojik örüntüler sergileyebilir.
Kişilik Bozukluklarına Yansıması
- Sınırda kişilik özelliklerinde yoğun “terk edilme kaygısı” ve ani duygu değişimleri görülür; bu, erken dönemde tutarsız bakım veren figürlere bağlanma deneyimleriyle ilişkilidir.
- Narsistik kişilik özelliklerinde ise çocuklukta yeterince onay ve koşulsuz kabul görmeme, dışarıdan sürekli hayranlık bekleyen bir yetişkin kişiliğe zemin hazırlayabilir.
Değişim Mümkün mü?
Psikoterapötik müdahaleler, özellikle şema terapi veya bilişsel davranışçı yaklaşımlar, bireyin bağlanma biçimini daha güvenli bir alana doğru yeniden yapılandırmasına yardımcı olabilir.
Sonuçta hepimiz, görünmez bağlarla birbirimize tutunuyoruz. Bu bağların kalitesi, yalnızca ilişkilerimizin değil, ruh sağlığımızın da taşıyıcı kolonlarını oluşturuyor.
Son Soru
Belki de kendimize sormamız gereken soru şu:
Ben hangi bağla hayata tutunuyorum? Ve bu bağ bana iyi geliyor mu?