Günümüzün en görünmez köleliği ne açlık ne de yoksulluk. Zihnimizin içinde usulca dolaşan, bazen kalbimizi sıkıştıran, bazen nefesimizi unutturan bir ağırlık: stres ve onun yakını, anksiyete.
Modern İnsanın Zihnindeki Alarm
Bir şeyleri kaçırma korkusu, hep en iyisini yapma çabası, yetişememe kaygısı… Modern insanın zihni, durmadan çalan bir alarmın içinde. Bu alarm bazen “başarılı olmalısın” diye bağırıyor, bazen “ya rezil olursan” diye fısıldıyor. Her hâlükârda içimizdeki huzuru kemiriyor.
Anksiyete, mantığın sesiyle değil, korkunun gölgesiyle konuşur. Her şey yolundayken bile “bir şey olacakmış” gibi hissettiren o tuhaf gerginlik… Sanki zihnimiz, kendi kendine savaş açmış gibi.
Kırılmaz Olmayan Zincir
Ama unutulmamalı: Bu zincir görünmez olabilir, ama kırılmaz değildir. Bazen bir nefes molası, bazen bir dost sohbeti, bazen de sadece “yeterince iyiyim” demek o zinciri gevşetir.
Hiçbir duygu utanç verici değildir. Anksiyete yaşamak zayıflık değil, insanca bir deneyimdir. Ruh sağlığı, fiziksel sağlığımız kadar gerçektir. Ve en önemlisi: Kimse bu sessiz savaşta yalnız değildir.
Kendine şefkatle yaklaş. Çünkü bazen en büyük özgürlük, kendi zihninde barış ilan etmektir.
Yorgunluğun Adını Koymak
Stresin ve anksiyetenin en tehlikeli yanı, zamanla normalleşmesidir. Yorgunluğun, unutkanlığın, tükenmişliğin adını koymazsak, hayatın sıradan bir parçasıymış gibi taşımaya başlarız. Oysa bu sessiz yük, ruhu ağırlaştırır, bedeni yorar, ilişkileri zedeler. Ve en kötüsü: Kendimizi kaybetmeye başlarız. Ne hissettiğimizi bilemez, ne istediğimizi unutabiliriz.
Kendine Dönüş ve İyileşme
Bazen durmak gerekir. Sessizleşmek. Kendine dönmek. "Ben nasılım?" sorusunu samimiyetle sormak… Çünkü cevap oradadır. Bir çay molasında, bir kitabın sayfasında, bir arkadaşla edilen kısa bir sohbette. Hayat, o küçük duraklarda saklıdır.
Unutma, ruh sağlığı da beden sağlığı kadar önemlidir. Yorulduysan dinlen, yetişemiyorsan bekle. Bu, bir zayıflık değil; bir farkındalıktır. Ve en kıymetli iyileşme, insanın kendine yeniden iyi gelmeyi öğrenmesidir.
Kendini duy. Kendine dokun. Çünkü iyileşmenin ilk adımı, kendine dönmektir.
