Kodlama… Dışarıdan bakıldığında karmaşık ekranlar, sayılar, semboller ve bitmeyen satırlar gibi görünebilir. Ama bir sınıfın içinden baktığınızda? Bambaşka bir dünya. Eğlenceli, heyecanlı ve çoğu zaman bol kahkahalı.
Dersin başında çocuklara diyorum ki:
“Bugün sadece 0 ve 1 ile kendi oyun karakterinizi yürüteceğiz.”
Birkaç kaş kalkıyor, “Hocam ciddi misiniz?” bakışı atılıyor.
Evet, ciddiyim. Çünkü kodlama, hayal gücüyle gerçekliğin birleştiği bir yer.
Kodlama dersleri sadece bilgisayar becerisi kazandırmaz. Sabretmeyi, denemeyi, yanılmayı ve yılmadan yeniden başlamayı öğretir. Bir öğrenci kodunun çalıştığını görünce gözlerinde oluşan o parıltı… işte öğretmenlik tam da orada başlar.
Bazen sınıfta “syntax error”lar havada uçuşur.
Bazen bir ‘noktalı virgül’ tüm projeyi durdurur.
Ama sonunda hep birlikte çözüm bulunur.
Ve o an sınıfın içi şu cümleyle dolar:
“Hocaaam! Çalııııştıııı!”
Kodlama öğretmek, sadece yazılım değil; özgüven, üretkenlik ve merak öğretmektir. Her öğrencinin kendi dünyasını satır satır yazmasına tanıklık etmektir.
Evet, bazen “Hocam hacker mı olduk şimdi?” diye soran öğrenciler olur.
Gülümsüyorum. Çünkü onlar henüz fark etmese de çözüm üreten bireyler olma yolunda ilerliyorlar.
Kodlama dersleri sadece bilgisayar başında değil, hayatın her alanında çocukların elini güçlendiriyor.
Ve ben her derste, bu gücün bir parçası olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
