Kimse durup “Ben gerçekten ne istiyorum?” diye sormuyor kendine. Çünkü durmak, geri kalmak gibi görülüyor. Oysa insan bazen durduğunda, aslında hayatına en çok yaklaştığı anı yaşar. Gürültünün içinden kendini duymak kolay değil ama imkânsız da değil.
Bazen bir fincan kahveyle, bazen kısa bir yürüyüşle, bazen de kimseye söylemediğin bir iç çekişle bile başlar iyileşme. Kimsenin bilmesine gerek yok; insan kendine döndüğü her an biraz daha toparlanır.
Hayatın en büyük lüksü para değil, hız değil, gösteriş hiç değil.
Asıl lüks; yavaşlayabilmek, içini duyabilmek ve kendi ritminde yaşamak.
Ve bugün, kendine küçük bir iyilik yapmak istersen… sadece bir dakika dur.
Belki de aradığın bütün cevaplar, o sessiz bir dakikanın içinde saklıdır.
