Özgünlüğü Kaybetmek Kendin olamamak, insanın özgünlüğünü yitirmesi ve içsel huzurundan uzaklaşması demektir. İnsan, yalnızca kendi gerçek benliğini ortaya koyarak tatmin edici bir hayat yaşayabilir. Başkalarının beklentilerine uymak ya da toplumun dayattığı rolleri benimsemek, bireyin kendi değerlerini ve hayallerini görmezden gelmesine yol açar. Bu durum, zamanla kişiyi kendine yabancılaştırır ve yaşamı anlamsız hissettirebilir. İçsel Çatışmanın Bedeli Kendin olamamanın en ağır sonucu, sürekli bir içsel çatışmadır. Başkalarının onayını almak uğruna kendi duygularını bastıran birey, huzursuzluk yaşar. Çünkü insan, doğası gereği kendini ifade etmek ve olduğu gibi kabul görmek ister. Bu ihtiyaç karşılanmadığında: Özgüven azalır, Kendine saygı zedelenir, Psikolojik ve duygusal tükenmişlik ortaya çıkar. İlişkilerde Yüzeysellik Gerçek benliği gizlemek, sosyal ilişkileri de olumsuz etkiler. İnsanlar sahici bağlar kurmak için karşısındakinin gerçek yüzünü görmek ister. Sürekli rol yapan bir bireyin ilişkileri yüzeysel kalır, derinlik kazanamaz. Bu da anlaşılmama duygusunu pekiştirir ve yalnızlığı artırır. Sonuç olarak : Kendin Olmak Bir İhtiyaç Kendi benliğini ortaya koymak, sadece bireyin mutluluğu için değil, aynı zamanda sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için de gereklidir. Çünkü ancak sahici olduğumuzda içsel huzura kavuşur ve çevremizle gerçek bağlar kurabiliriz. Unutmayın: Kendin olmak bir lüks değil, insan olmanın temel ihtiyacıdır. Eylül Esra Aksoy