Sosyal medya, yalnızca bir paylaşım alanı değil; bireyin benlik algısını dönüştüren, ideal ile gerçek benlik arasındaki farkı açan güçlü bir ayna.
Sosyal Medya: Yeni Bir Ayna
Ayna karşısına geçtiğimizde gördüğümüz şey yalnızca fiziksel görüntümüzdür. Oysa sosyal medya, kişiliğimizin, benliğimizin ve toplumsal kimliğimizin algısını şekillendiren yeni bir “ayna” haline gelmiştir. Ancak bu ayna düz bir yansıma değil; seçilmiş, filtrelenmiş, çoğu zaman kurgulanmış ve sahte bir sahnedir.
İdeal Benlik ve Gerçek Benlik
Psikolojide benlik kavramı, bireyin kendisine dair algı ve değerlendirmelerini içerir. Rogers’ın “ideal benlik” ve “gerçek benlik” ayrımı burada önemli bir çerçeve sunar.
- İdeal benlik, olmak istediğimiz ve başkalarına göstermekten memnun olduğumuz yönlerimizi temsil eder.
- Gerçek benlik ise kırılganlıklarımızı, sıradanlığımızı ve kaygılarımızı da barındırır.
Bu iki benlik arasındaki fark büyüdükçe bireyde benlik çatışması ve yetersizlik duygusu ortaya çıkabilir.
Karşılaştırmaların Tuzakları
Festinger’in Sosyal Karşılaştırma Teorisi de bu süreci açıklamaktadır. İnsan, kendini anlamlandırmak için başkalarıyla kıyaslar. Ancak sosyal medya, bu kıyası sürekli olarak yukarıya yönlendirir:
- Daha güzel,
- Daha başarılı,
- Daha mutlu görünen kişilerle…
Sonuçta birey kendi yaşamını yetersiz görmeye, “Benim hayatım niye böyle değil?” diye sorgulamaya başlar. Sahip olduklarının değerini göremez hale gelir.
Araştırmaların Gösterdiği Tehlike
Güncel araştırmalar, sosyal medya kullanımının yoğunluğuyla özsaygı arasında ters bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Başkalarının kurguladığı hayatlarını gören birey, kendi yaşamını daha değersiz hissetmeye başlar. Bu durum da “Ya ben geri kalıyorsam?” kaygısını besler.
Sanal Sahne ve Gerçeklik
Her birey, sosyal medyada bir oyuncu gibidir. En parlak yönlerini sahneye çıkarır, istenmeyenlerini ise perde arkasına saklar. İzleyici tarafından onay almak, bu oyunun sürmesini teşvik eder. Ancak oyun uzadıkça, birey ile kendi gerçekliği arasındaki mesafe açılır.
Sosyal Medyanın İki Yüzü
Elbette sosyal medya tamamen olumsuz değildir.
- Aidiyet hissi yaratabilir,
- Kimlik arayışını destekleyebilir,
- Kendini ifade etme fırsatı sunabilir.
Ama bu ifade biçiminin çoğu zaman dış onaya bağımlı hale gelmesi, temel sorunu doğurur.
Asıl Soru
O halde kendimize şu soruyu sormalıyız:
“Beğeni almasa da, ben yine de bu hayatı yaşar mıydım?”
Çünkü gerçek benlik, ekran ışıkları söndüğünde, filtreler kalktığında ve sahne perdesi kapandığında ortaya çıkar.