Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Psk.Dan.Zeynep  Demiroğlu
Köşe Yazarı
Psk.Dan.Zeynep Demiroğlu
 

Sosyal Medya ile Şekillenen Benlik: Gerçek Ben mi, Yansıma mı?

Sosyal medya, yalnızca bir paylaşım alanı değil; bireyin benlik algısını dönüştüren, ideal ile gerçek benlik arasındaki farkı açan güçlü bir ayna. Sosyal Medya: Yeni Bir Ayna Ayna karşısına geçtiğimizde gördüğümüz şey yalnızca fiziksel görüntümüzdür. Oysa sosyal medya, kişiliğimizin, benliğimizin ve toplumsal kimliğimizin algısını şekillendiren yeni bir “ayna” haline gelmiştir. Ancak bu ayna düz bir yansıma değil; seçilmiş, filtrelenmiş, çoğu zaman kurgulanmış ve sahte bir sahnedir. İdeal Benlik ve Gerçek Benlik Psikolojide benlik kavramı, bireyin kendisine dair algı ve değerlendirmelerini içerir. Rogers’ın “ideal benlik” ve “gerçek benlik” ayrımı burada önemli bir çerçeve sunar. İdeal benlik, olmak istediğimiz ve başkalarına göstermekten memnun olduğumuz yönlerimizi temsil eder. Gerçek benlik ise kırılganlıklarımızı, sıradanlığımızı ve kaygılarımızı da barındırır. Bu iki benlik arasındaki fark büyüdükçe bireyde benlik çatışması ve yetersizlik duygusu ortaya çıkabilir. Karşılaştırmaların Tuzakları Festinger’in Sosyal Karşılaştırma Teorisi de bu süreci açıklamaktadır. İnsan, kendini anlamlandırmak için başkalarıyla kıyaslar. Ancak sosyal medya, bu kıyası sürekli olarak yukarıya yönlendirir: Daha güzel, Daha başarılı, Daha mutlu görünen kişilerle… Sonuçta birey kendi yaşamını yetersiz görmeye, “Benim hayatım niye böyle değil?” diye sorgulamaya başlar. Sahip olduklarının değerini göremez hale gelir. Araştırmaların Gösterdiği Tehlike Güncel araştırmalar, sosyal medya kullanımının yoğunluğuyla özsaygı arasında ters bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Başkalarının kurguladığı hayatlarını gören birey, kendi yaşamını daha değersiz hissetmeye başlar. Bu durum da “Ya ben geri kalıyorsam?” kaygısını besler. Sanal Sahne ve Gerçeklik Her birey, sosyal medyada bir oyuncu gibidir. En parlak yönlerini sahneye çıkarır, istenmeyenlerini ise perde arkasına saklar. İzleyici tarafından onay almak, bu oyunun sürmesini teşvik eder. Ancak oyun uzadıkça, birey ile kendi gerçekliği arasındaki mesafe açılır. Sosyal Medyanın İki Yüzü Elbette sosyal medya tamamen olumsuz değildir. Aidiyet hissi yaratabilir, Kimlik arayışını destekleyebilir, Kendini ifade etme fırsatı sunabilir. Ama bu ifade biçiminin çoğu zaman dış onaya bağımlı hale gelmesi, temel sorunu doğurur. Asıl Soru O halde kendimize şu soruyu sormalıyız: “Beğeni almasa da, ben yine de bu hayatı yaşar mıydım?” Çünkü gerçek benlik, ekran ışıkları söndüğünde, filtreler kalktığında ve sahne perdesi kapandığında ortaya çıkar.
Ekleme Tarihi: 16 Eylül 2025 -Salı

Sosyal Medya ile Şekillenen Benlik: Gerçek Ben mi, Yansıma mı?

Sosyal medya, yalnızca bir paylaşım alanı değil; bireyin benlik algısını dönüştüren, ideal ile gerçek benlik arasındaki farkı açan güçlü bir ayna.

Sosyal Medya: Yeni Bir Ayna

Ayna karşısına geçtiğimizde gördüğümüz şey yalnızca fiziksel görüntümüzdür. Oysa sosyal medya, kişiliğimizin, benliğimizin ve toplumsal kimliğimizin algısını şekillendiren yeni bir “ayna” haline gelmiştir. Ancak bu ayna düz bir yansıma değil; seçilmiş, filtrelenmiş, çoğu zaman kurgulanmış ve sahte bir sahnedir.

İdeal Benlik ve Gerçek Benlik

Psikolojide benlik kavramı, bireyin kendisine dair algı ve değerlendirmelerini içerir. Rogers’ın “ideal benlik” ve “gerçek benlik” ayrımı burada önemli bir çerçeve sunar.

  • İdeal benlik, olmak istediğimiz ve başkalarına göstermekten memnun olduğumuz yönlerimizi temsil eder.
  • Gerçek benlik ise kırılganlıklarımızı, sıradanlığımızı ve kaygılarımızı da barındırır.

Bu iki benlik arasındaki fark büyüdükçe bireyde benlik çatışması ve yetersizlik duygusu ortaya çıkabilir.

Karşılaştırmaların Tuzakları

Festinger’in Sosyal Karşılaştırma Teorisi de bu süreci açıklamaktadır. İnsan, kendini anlamlandırmak için başkalarıyla kıyaslar. Ancak sosyal medya, bu kıyası sürekli olarak yukarıya yönlendirir:

  • Daha güzel,
  • Daha başarılı,
  • Daha mutlu görünen kişilerle…

Sonuçta birey kendi yaşamını yetersiz görmeye, “Benim hayatım niye böyle değil?” diye sorgulamaya başlar. Sahip olduklarının değerini göremez hale gelir.

Araştırmaların Gösterdiği Tehlike

Güncel araştırmalar, sosyal medya kullanımının yoğunluğuyla özsaygı arasında ters bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Başkalarının kurguladığı hayatlarını gören birey, kendi yaşamını daha değersiz hissetmeye başlar. Bu durum da “Ya ben geri kalıyorsam?” kaygısını besler.

Sanal Sahne ve Gerçeklik

Her birey, sosyal medyada bir oyuncu gibidir. En parlak yönlerini sahneye çıkarır, istenmeyenlerini ise perde arkasına saklar. İzleyici tarafından onay almak, bu oyunun sürmesini teşvik eder. Ancak oyun uzadıkça, birey ile kendi gerçekliği arasındaki mesafe açılır.

Sosyal Medyanın İki Yüzü

Elbette sosyal medya tamamen olumsuz değildir.

  • Aidiyet hissi yaratabilir,
  • Kimlik arayışını destekleyebilir,
  • Kendini ifade etme fırsatı sunabilir.

Ama bu ifade biçiminin çoğu zaman dış onaya bağımlı hale gelmesi, temel sorunu doğurur.

Asıl Soru

O halde kendimize şu soruyu sormalıyız:

“Beğeni almasa da, ben yine de bu hayatı yaşar mıydım?”

Çünkü gerçek benlik, ekran ışıkları söndüğünde, filtreler kalktığında ve sahne perdesi kapandığında ortaya çıkar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ozgunbakis.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.