Mezuniyet Sonrası İlk Sarsıntı
Üniversite yılları boyunca “asıl hayat mezun olunca başlar” düşüncesi, çoğu genç için umut verici bir motto gibidir. Ancak diploma elde edilip kep havaya fırlatıldığında, bu cümle yerini tuhaf bir korkuya bırakır: “Ben çoktan geride mi kaldım?” İşte bu duyguya psikolojide “geç kalmışlık korkusu” denebilir.
Görünmez Takvimin Baskısı
Toplum, gençlerin önüne adeta bir zaman çizelgesi koyar: mezun olur olmaz iş bulmak, birkaç yıl içinde kariyer oturtmak, ardından evlilik ve belki çocuk… Bu kalıba uymayan her adım, zihnimizde başarısızlık çanlarını çaldırır. Oysa gerçek hayat, bu çizelgeden çok daha karmaşık ve kişisel bir yolculuktur.
Sosyal Medya ile Artan Kaygı
Yeni mezunların kaygısı, sosyal medya paylaşımlarıyla da katlanır. Bir arkadaş yüksek lisansa başlamış, bir diğeri yurt dışında staj bulmuş, başkası kendi işini kurmuş olabilir. Onların başarılarıyla kıyaslandığında, kendi yolumuz değersiz görünebilir. Ama unutulmamalıdır ki, herkes farklı bir başlangıç çizgisinden yola çıkar.
Hareketsizlik En Büyük Tuzak
Geç kalmışlık korkusu, çoğu zaman insanı eylemsizliğe sürükler. Yanlış yapmaktan korkulduğu için hiçbir adım atılmaz. Oysa küçük de olsa bir adım atmak, kaygının panzehiridir. İlerleme hissi, en güçlü psikolojik ilaçlardan biridir.
Kendi Zamanını Kabullenmek
Belki bugün hayalinizdeki işi bulamayacaksınız. Belki planladığınız şehirde yaşamıyorsunuz. Ama bu, yola çıkmadığınız anlamına gelmez. Hayat, “geç kaldım” dediğiniz noktada değil, attığınız ilk cesur adımda başlar.
Herkesin saati kendine özgüdür: kimileri sabah güneşi gibi erken parlar, kimileri gün batımı gibi geç ama büyüleyici ışıkla ortaya çıkar. Asıl mesele, kendi zamanınızı kabullenip yolculuğa devam edebilmektir.