Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Psk.Dan.Zeynep  Demiroğlu
Köşe Yazarı
Psk.Dan.Zeynep Demiroğlu
 

Yalnızlık Çağı

Kalabalıkların arasında yürürken insan kendini bazen daha da yalnız hissediyor. Sokaklar, kafeler, sosyal medya platformları… Hepimiz bir yerlere bağlı görünüyoruz ama içimizdeki boşluk git gide büyüyor. Modern çağın en büyük çelişkisi belki de bu: hiç olmadığı kadar “bağlı” ama hiç olmadığı kadar “yalnız” olmak. Yalnızlık sadece tek başına kalmak değil aslında. Bazen en kalabalık sofralarda, en gürültülü partilerde bile insanın içine çöken sessizliktir. Çünkü mesele, kaç kişiyle aynı ortamı paylaştığın değil; kimle gerçekten bağ kurabildiğindir. Bağların Zayıflığı Bugünün ilişkileri hızla kuruluyor ama çoğu zaman aynı hızla da tükeniyor. Bir ekranda yüzlerce “arkadaş”a sahip olabiliyoruz, ama gece olduğunda dertlerimizi paylaşacak kimse bulamayabiliyoruz. Sosyal medyanın sunduğu o parıltılı dünya, çoğu zaman gerçeğin üstünü örten bir yanılsama. Başkalarının mutluluğunu izledikçe kendi yalnızlığımız daha da derinleşiyor. Bireyciliğin Bedeli Eskiden aile, mahalle, komşuluk gibi güçlü bağlar vardı. Bugün ise bağımsızlık ve bireysellik hayatın merkezinde. Elbette özgürleşmenin kıymeti var, ama bunun yanında görünmez bir bedel ödüyoruz: topluluk duygusunu yitiriyoruz. Kentleşme, iş temposu, rekabet derken kimse kimseye vakit ayıramıyor. İlişkiler bir çıkar dengesine dönüşüyor, gönül bağı ise zayıflıyor. Ruhun Sessizliği Yalnızlık sadece duygusal değil, bedensel bir mesele de. Uzun süre yalnız hissetmek, insanın ruhunu kararttığı gibi bedenini de yıpratıyor. Kaygı artıyor, bağışıklık zayıflıyor, umut azalıyor. Özellikle gençlerde kimlik arayışını zorlaştırıyor, “nereye aitim?” sorusunu cevapsız bırakıyor. Ne Yapmalı? Belki de çözüm, sayıların cazibesinden uzaklaşıp nitelikli bağlara yönelmekte. Beş yüz takipçi yerine beş samimi dost, çok daha derin bir nefes aldırır insana. Küçük bir sohbet, samimi bir dokunuş, uzun bir yürüyüş bile kalabalıkların gürültüsünden daha güçlü bir bağ kurar. Toplum olarak da bu meseleyi görmezden gelmemek gerekiyor. Yalnızlık artık bireysel bir sorun değil, çağımızın salgını. Gençlerin birbirine dokunabileceği, paylaşabileceği alanlara ihtiyacı var. Ve belki de en önemlisi, insanın kendine karşı dürüst olması. Yalnızlıkla başa çıkmak, bazen “ben kiminle gerçekten bağ kuruyorum?” sorusunu sormakla başlar. Çünkü insan, insanla iyileşir.  
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2025 -Salı

Yalnızlık Çağı

Kalabalıkların arasında yürürken insan kendini bazen daha da yalnız hissediyor. Sokaklar, kafeler, sosyal medya platformları… Hepimiz bir yerlere bağlı görünüyoruz ama içimizdeki boşluk git gide büyüyor. Modern çağın en büyük çelişkisi belki de bu: hiç olmadığı kadar “bağlı” ama hiç olmadığı kadar “yalnız” olmak.

Yalnızlık sadece tek başına kalmak değil aslında. Bazen en kalabalık sofralarda, en gürültülü partilerde bile insanın içine çöken sessizliktir. Çünkü mesele, kaç kişiyle aynı ortamı paylaştığın değil; kimle gerçekten bağ kurabildiğindir.

Bağların Zayıflığı

Bugünün ilişkileri hızla kuruluyor ama çoğu zaman aynı hızla da tükeniyor. Bir ekranda yüzlerce “arkadaş”a sahip olabiliyoruz, ama gece olduğunda dertlerimizi paylaşacak kimse bulamayabiliyoruz. Sosyal medyanın sunduğu o parıltılı dünya, çoğu zaman gerçeğin üstünü örten bir yanılsama. Başkalarının mutluluğunu izledikçe kendi yalnızlığımız daha da derinleşiyor.

Bireyciliğin Bedeli

Eskiden aile, mahalle, komşuluk gibi güçlü bağlar vardı. Bugün ise bağımsızlık ve bireysellik hayatın merkezinde. Elbette özgürleşmenin kıymeti var, ama bunun yanında görünmez bir bedel ödüyoruz: topluluk duygusunu yitiriyoruz. Kentleşme, iş temposu, rekabet derken kimse kimseye vakit ayıramıyor. İlişkiler bir çıkar dengesine dönüşüyor, gönül bağı ise zayıflıyor.

Ruhun Sessizliği

Yalnızlık sadece duygusal değil, bedensel bir mesele de. Uzun süre yalnız hissetmek, insanın ruhunu kararttığı gibi bedenini de yıpratıyor. Kaygı artıyor, bağışıklık zayıflıyor, umut azalıyor. Özellikle gençlerde kimlik arayışını zorlaştırıyor, “nereye aitim?” sorusunu cevapsız bırakıyor.

Ne Yapmalı?

Belki de çözüm, sayıların cazibesinden uzaklaşıp nitelikli bağlara yönelmekte. Beş yüz takipçi yerine beş samimi dost, çok daha derin bir nefes aldırır insana. Küçük bir sohbet, samimi bir dokunuş, uzun bir yürüyüş bile kalabalıkların gürültüsünden daha güçlü bir bağ kurar.

Toplum olarak da bu meseleyi görmezden gelmemek gerekiyor. Yalnızlık artık bireysel bir sorun değil, çağımızın salgını. Gençlerin birbirine dokunabileceği, paylaşabileceği alanlara ihtiyacı var.

Ve belki de en önemlisi, insanın kendine karşı dürüst olması. Yalnızlıkla başa çıkmak, bazen “ben kiminle gerçekten bağ kuruyorum?” sorusunu sormakla başlar. Çünkü insan, insanla iyileşir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ozgunbakis.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.