Bir paylaşım, bir video… ve biri bir anda “iptal” ediliyor. Sosyal medyada bu hızla yaşanıyor. Kimileri bunu adaletin zaferi sayıyor, kimileri ise tehlikeli bir baskı biçimi olarak görüyor.
İptal kültürü başlangıçta iyi niyetle doğdu: haksızlıklara karşı çıkmak, zayıfları korumak. Ama zamanla bir “av”a dönüştü. Artık kimsenin hata yapma, ikinci bir şans alma hakkı kalmadı.
Psikologlara göre bu, kalabalıkların gücünü gösteriyor. İnsanlar toplulukla hareket ettikçe kendini güçlü hissediyor. Ama geride ne kalıyor? Korku, sessizlik, gizlenme…
Eğer biz hatalı olanı anında “siliyorsak”, değişim şansı kime kalıyor? İnsanları korkutmak kolaydır; ama eğitmek, dönüştürmek çok daha zordur.
Bir toplumun gelişmesi için diyalog mu gerekir, yoksa sadece cezalandırma mı? Bu sorunun cevabı hâlâ bulunamadı.
Unutmayalım: Adalet yalnızca cezalandırmak değil, aynı zamanda değişim fırsatı vermektir.
