Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Psk.Melike Ürküt
Köşe Yazarı
Psk.Melike Ürküt
 

Unutmanın Psikolojisi

İnsan zihni, çoğu zaman yanlış anlaşılan bir mucize. Pek çok kişi hafızayı sınırsız bir kayıt cihazı gibi hayal eder. Oysa gerçek çok farklıdır: Zihin, hatırlamak kadar unutmak üzerine de kuruludur. Unutma, beynin arızası değil, aksine işlevselliğinin bir parçasıdır. Hafıza araştırmalarına göre beynimiz sürekli yeni bilgiyi işlerken, eski bilgilerin bir kısmını siler ya da erişimi zorlaştırır. Bu sayede günlük yaşamın karmaşasında işlevsel kalırız. Düşünün; çocukken ezberlediğiniz ama bugün işinize yaramayan onlarca şarkı sözü hâlâ zihninizin ön planında olsaydı, yeni bilgileri kaydetmek ne kadar güçleşirdi! Unutmak Neden Gereklidir? Psikolojide unutma genellikle üç temel mekanizma üzerinden açıklanır. 1. Bilgi yığılması: Zihnimiz, kullanmadığımız bilgileri zamanla geri plana atar. Tıpkı dolabımızda uzun süredir giymediğimiz kıyafetlerin eskisi kadar görünür olmaması gibi. 2. Bastırma: Sigmund Freud’un en çok tartışılan kavramlarından biridir. Özellikle acı verici, travmatik ya da tehdit edici anılar bilinçdışına itilerek görünmez hale gelir. Bu, zihnin kendini koruma yoludur. 3. Yerine koyma: Bazen yeni anılar eskilerin yerini alır. Telefon numaralarını sık sık unutma sebebimiz de budur. Çünkü zihnimiz güncel olanı önceliklendirir. Bu süreçlerin tümü aslında ruh sağlığımız için faydalıdır. Her şeyi hatırlasaydık, zihnimiz bir bilgi çöplüğüne dönerdi. Dahası, acı veren yaşantıların her an canlı kalması hayatı çekilmez hale getirirdi. Toplumsal Algı: Unutmak Zayıflık mı? Ne var ki toplumda unutma, çoğu zaman olumsuz bir kavram gibi algılanır. “Unutma, hatırla, aklında tut” diye başlayan öğütler çocukluktan itibaren zihnimize yerleşir. Unutkanlık bazen tembellik, bazen dikkatsizlik, bazen de değer bilmezlik olarak etiketlenir. Oysa işin özü bambaşkadır. Unutabilmek, bazen iyileşmenin en güçlü adımıdır. Sevilen birini kaybettikten sonra ilk günkü acının zamanla sönmesi, aslında unutmanın şefkatli dokunuşudur. Eğer hiçbir şey unutulmasa, yas süreci bitmez, hayat yeniden başlayamazdı. Unutmak, hafızamızın ihaneti değil; bize sunduğu bir merhemdir. Hatırlamak ve Unutmak Arasındaki Denge Hatırlamak, kimliğimizin temel taşlarını oluşturur. Anılarımız, seçimlerimiz, yaşanmışlıklarımız bizi biz yapan şeylerdir. Fakat unutmak da aynı derecede değerlidir. Çünkü geçmişin yükünü taşıyamayan bir zihin, geleceğe adım atmakta zorlanır. Burada asıl mesele, neyi hatırlayıp neyi unuttuğumuzu fark edebilmektir. Bazı anılar vardır, unutmamak gerekir; hayat dersi taşır, yol gösterir. Bazıları ise geride bırakıldığında ruhumuz hafifler. İnsan, işte bu ayrımı yapabildiğinde gerçekten özgürleşir. Psikoloji, “seçici unutma” kavramını bu noktada devreye sokar. Yani beynimiz, bazen bilinçli bazen bilinçdışı bir biçimde, unutmamız gerekeni unutturur. Bu süreç, yeniden doğuş gibidir. Unutmanın Günlük Hayattaki Rolü Bir sınavda öğrendiklerimizi bir süre sonra unutmak normaldir. Çünkü beynimiz, sadece işe yarayan bilgiyi ön planda tutar. Yıllar önceki telefon numarasını unutmamız da öyledir. Ama aynı zamanda, bizi üzen bir sözü ya da kırıcı bir davranışı zamanla hatırlamaz hale gelmek de unutmanın hediyesidir. Modern yaşamda unutmanın önemini daha da iyi anlıyoruz. Dijital çağda sürekli uyarana maruz kalıyoruz. Sosyal medyadaki binlerce görsel, haber, video… Hepsini hatırlasaydık zihnimiz anında çökerdi. İşte bu nedenle unutmak, artık sadece psikolojik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda dijital çağın da zorunlu bir filtresidir. Yeniden Doğuşun Kapısı Sonuçta, insan bazen hatırladıklarıyla var olur; bazen de unuttuklarıyla yeniden doğar. Hatırlamak bize köklerimizi, kimliğimizi, aidiyetimizi verir. Unutmak ise ruhumuza nefes aldırır, bizi yeniler, hayata tekrar bağlar. Önemli olan, unutmayı bir eksiklik değil, yaşamın doğal bir parçası olarak görebilmektir. Çünkü zihnin asıl mucizesi, sadece hatırlamakta değil; gerektiğinde unutabilmektedir.
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2025 -Perşembe

Unutmanın Psikolojisi

İnsan zihni, çoğu zaman yanlış anlaşılan bir mucize. Pek çok kişi hafızayı sınırsız bir kayıt cihazı gibi hayal eder. Oysa gerçek çok farklıdır: Zihin, hatırlamak kadar unutmak üzerine de kuruludur. Unutma, beynin arızası değil, aksine işlevselliğinin bir parçasıdır.

Hafıza araştırmalarına göre beynimiz sürekli yeni bilgiyi işlerken, eski bilgilerin bir kısmını siler ya da erişimi zorlaştırır. Bu sayede günlük yaşamın karmaşasında işlevsel kalırız. Düşünün; çocukken ezberlediğiniz ama bugün işinize yaramayan onlarca şarkı sözü hâlâ zihninizin ön planında olsaydı, yeni bilgileri kaydetmek ne kadar güçleşirdi!

Unutmak Neden Gereklidir?

Psikolojide unutma genellikle üç temel mekanizma üzerinden açıklanır.

1. Bilgi yığılması: Zihnimiz, kullanmadığımız bilgileri zamanla geri plana atar. Tıpkı dolabımızda uzun süredir giymediğimiz kıyafetlerin eskisi kadar görünür olmaması gibi.

2. Bastırma: Sigmund Freud’un en çok tartışılan kavramlarından biridir. Özellikle acı verici, travmatik ya da tehdit edici anılar bilinçdışına itilerek görünmez hale gelir. Bu, zihnin kendini koruma yoludur.

3. Yerine koyma: Bazen yeni anılar eskilerin yerini alır. Telefon numaralarını sık sık unutma sebebimiz de budur. Çünkü zihnimiz güncel olanı önceliklendirir.

Bu süreçlerin tümü aslında ruh sağlığımız için faydalıdır. Her şeyi hatırlasaydık, zihnimiz bir bilgi çöplüğüne dönerdi. Dahası, acı veren yaşantıların her an canlı kalması hayatı çekilmez hale getirirdi.

Toplumsal Algı: Unutmak Zayıflık mı?

Ne var ki toplumda unutma, çoğu zaman olumsuz bir kavram gibi algılanır. “Unutma, hatırla, aklında tut” diye başlayan öğütler çocukluktan itibaren zihnimize yerleşir. Unutkanlık bazen tembellik, bazen dikkatsizlik, bazen de değer bilmezlik olarak etiketlenir.

Oysa işin özü bambaşkadır. Unutabilmek, bazen iyileşmenin en güçlü adımıdır. Sevilen birini kaybettikten sonra ilk günkü acının zamanla sönmesi, aslında unutmanın şefkatli dokunuşudur. Eğer hiçbir şey unutulmasa, yas süreci bitmez, hayat yeniden başlayamazdı.

Unutmak, hafızamızın ihaneti değil; bize sunduğu bir merhemdir.

Hatırlamak ve Unutmak Arasındaki Denge

Hatırlamak, kimliğimizin temel taşlarını oluşturur. Anılarımız, seçimlerimiz, yaşanmışlıklarımız bizi biz yapan şeylerdir. Fakat unutmak da aynı derecede değerlidir. Çünkü geçmişin yükünü taşıyamayan bir zihin, geleceğe adım atmakta zorlanır.

Burada asıl mesele, neyi hatırlayıp neyi unuttuğumuzu fark edebilmektir. Bazı anılar vardır, unutmamak gerekir; hayat dersi taşır, yol gösterir. Bazıları ise geride bırakıldığında ruhumuz hafifler. İnsan, işte bu ayrımı yapabildiğinde gerçekten özgürleşir.

Psikoloji, “seçici unutma” kavramını bu noktada devreye sokar. Yani beynimiz, bazen bilinçli bazen bilinçdışı bir biçimde, unutmamız gerekeni unutturur. Bu süreç, yeniden doğuş gibidir.

Unutmanın Günlük Hayattaki Rolü

Bir sınavda öğrendiklerimizi bir süre sonra unutmak normaldir. Çünkü beynimiz, sadece işe yarayan bilgiyi ön planda tutar. Yıllar önceki telefon numarasını unutmamız da öyledir. Ama aynı zamanda, bizi üzen bir sözü ya da kırıcı bir davranışı zamanla hatırlamaz hale gelmek de unutmanın hediyesidir.

Modern yaşamda unutmanın önemini daha da iyi anlıyoruz. Dijital çağda sürekli uyarana maruz kalıyoruz. Sosyal medyadaki binlerce görsel, haber, video… Hepsini hatırlasaydık zihnimiz anında çökerdi. İşte bu nedenle unutmak, artık sadece psikolojik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda dijital çağın da zorunlu bir filtresidir.

Yeniden Doğuşun Kapısı

Sonuçta, insan bazen hatırladıklarıyla var olur; bazen de unuttuklarıyla yeniden doğar. Hatırlamak bize köklerimizi, kimliğimizi, aidiyetimizi verir. Unutmak ise ruhumuza nefes aldırır, bizi yeniler, hayata tekrar bağlar.

Önemli olan, unutmayı bir eksiklik değil, yaşamın doğal bir parçası olarak görebilmektir. Çünkü zihnin asıl mucizesi, sadece hatırlamakta değil; gerektiğinde unutabilmektedir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ozgunbakis.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.