Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Psk.Melike Ürküt
Köşe Yazarı
Psk.Melike Ürküt
 

Görünmez Zincirler: Bağımlılığın Sessiz Psikolojisi

Bağımlılık denildiğinde akla genellikle madde gelir. Oysa bağımlılık sadece alkol ya da uyuşturucu değildir; telefon, ilişki, yemek, hatta iş bile insanı esir alabilir. Psikolojide bağımlılık, kişinin kendi kontrolünü kaybederek dışsal bir şeye tutunması olarak tanımlanır. Görünürde özgürüzdür, ama gerçekte görünmez zincirlerle bağlanmışızdır. Kaçış mı, Teslimiyet mi? Bağımlılığın temelinde çoğu zaman bir kaçış yatar. Kimi, acısını uyuşturmak için sigaraya sarılır. Kimi yalnızlığını bastırmak için ekranlara gömülür. Kimi de değersizlik duygusunu unutmak için ilişkilerde kendini tüketir. Yani bağımlılık, aslında bir çözüm girişimidir; fakat sorunu çözmek yerine daha da derinleştirir. Beynin Oyunu Nöropsikoloji bize şunu gösteriyor: Bağımlılık, beynin ödül sistemini ele geçirir. Dopaminin hızlı yükselişi kişiyi kısa süreli mutlu eder. Ancak beyin bir süre sonra aynı etkiyi almak için daha fazlasını ister. İşte bu noktada özgürlük kaybolur; seçim, iradeden çıkıp bir zorunluluğa dönüşür. Toplumsal Körlük Ne yazık ki bağımlılıklar çoğu zaman küçümsenir ya da görmezden gelinir. “Bir kereden bir şey olmaz” denir, “isterse bırakır” denir. Oysa bağımlılık, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Aileleri parçalar, iş gücünü düşürür, insanları görünmez bir yalnızlığa sürükler. Çıkış Yolu Psikoloji bize umut verir: Hiçbir bağımlılık sonsuza kadar sürmek zorunda değildir. Terapi, sosyal destek ve en önemlisi kişinin değişime inanmasıyla zincirler kırılabilir. Çünkü bağımlılık ne kadar güçlü olursa olsun, insanın iyileşme arzusu ondan daha güçlüdür.  
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2025 -Çarşamba

Görünmez Zincirler: Bağımlılığın Sessiz Psikolojisi

Bağımlılık denildiğinde akla genellikle madde gelir. Oysa bağımlılık sadece alkol ya da uyuşturucu değildir; telefon, ilişki, yemek, hatta iş bile insanı esir alabilir. Psikolojide bağımlılık, kişinin kendi kontrolünü kaybederek dışsal bir şeye tutunması olarak tanımlanır. Görünürde özgürüzdür, ama gerçekte görünmez zincirlerle bağlanmışızdır.

Kaçış mı, Teslimiyet mi?

Bağımlılığın temelinde çoğu zaman bir kaçış yatar. Kimi, acısını uyuşturmak için sigaraya sarılır. Kimi yalnızlığını bastırmak için ekranlara gömülür. Kimi de değersizlik duygusunu unutmak için ilişkilerde kendini tüketir. Yani bağımlılık, aslında bir çözüm girişimidir; fakat sorunu çözmek yerine daha da derinleştirir.

Beynin Oyunu

Nöropsikoloji bize şunu gösteriyor: Bağımlılık, beynin ödül sistemini ele geçirir. Dopaminin hızlı yükselişi kişiyi kısa süreli mutlu eder. Ancak beyin bir süre sonra aynı etkiyi almak için daha fazlasını ister. İşte bu noktada özgürlük kaybolur; seçim, iradeden çıkıp bir zorunluluğa dönüşür.

Toplumsal Körlük

Ne yazık ki bağımlılıklar çoğu zaman küçümsenir ya da görmezden gelinir. “Bir kereden bir şey olmaz” denir, “isterse bırakır” denir. Oysa bağımlılık, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Aileleri parçalar, iş gücünü düşürür, insanları görünmez bir yalnızlığa sürükler.

Çıkış Yolu

Psikoloji bize umut verir: Hiçbir bağımlılık sonsuza kadar sürmek zorunda değildir. Terapi, sosyal destek ve en önemlisi kişinin değişime inanmasıyla zincirler kırılabilir. Çünkü bağımlılık ne kadar güçlü olursa olsun, insanın iyileşme arzusu ondan daha güçlüdür.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ozgunbakis.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.