Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
 Dilek Kurthan-Yazar
Köşe Yazarı
Dilek Kurthan-Yazar
 

Rutinlere Ne Kadar da Az Şükrediyoruz…

Rutinlerimize ne kadar da az şükrediyoruz… ​Çalan alarmın sesiyle oflayarak yorganı kafasına geçirdi Enes. Ne kadar kulaklarını kapatmaya çalışsa da alarmın sesi kulaklarında çınlamaya devam ediyordu. Gözlerini açmadan uzattı elini yan komidine. El yordamı ile telefonunu bulmaya çalışırken, yere düşen telefonla daha da öfkelendi. ​Zor da olsa yataktan kalktı ve alarmı kapattı. Yine sabah olmuştu ve güneşin perdeden sızan ışığı havadaki toz tanelerinin dansına ortak oluyordu. Gözlerini ovuşturarak banyoya gitti. Günlük rutin temizliğinden sonra yine isteksiz bir şekilde üzerini giyinip mutfaktaki yemek masasına oturdu. ​Annesinin hazırladığı kahvaltı tabağına baktı uzun uzun. “Yine mi yumurta” diye geçirdi içinden. Tabağındaki yemekleri de isteksiz bir şekilde yedikten sonra işe gitmek için evden çıktı. İş yeri evine yürüme mesafesindeydi ve her gün aynı şeyleri yapmak ona inanılmaz sıkıcı geliyordu. Oysaki o macera peşinde koşmak, sorumluluklardan uzaklaşıp özgür olmak istiyordu.  Açık Hava Hapishanesinde Bir Yaşam ​Yeni şehirler görmek, yeni insanlarla tanışmak… ​Her gün aynı döngüde işe gitmek ve aynı döngüye sıkışmak onun için açık hava hapishanesinden farksızdı. ​Bu düşüncelerle ilerlerken, hayatının ne kadar değişeceğini bilmeden adımlamaya devam ediyordu. Saatine baktı ve işe geç kalmak üzere olduğunu anladığı için adımlarını hızlandırdı. Yine o suratsız müdürle yüz göz olmak istemiyordu. ​Tam o sırada frenleri tutmadığı için yoldan çıkan bir araç, hızla kaldırımda yürüyen Enes’e çarptı. ​Enes ne olduğunu anlayamadan kendini acılar içinde yerde kıvranırken buldu. Araçtan çıkan şoförün korkusu, Enes’in acılarına karışmıştı. Hızla gelen ambulans ile Enes hastaneye kaldırıldı. ​Rutinin Bozulduğu An: Kaybedilen Nimet ​Doktor raporuna göre sağ bacağında kırık ve omurgasında zedelenme vardı. Bu nedenle belki de aylarca hastanede kalacak ve uzun bir tedavi görecekti. Hastanede kaldığı süreçte yaşadığı acılar, uykularını bölen ağrılar, fizik tedavi sürecinde kendi başına attığı bir adıma sevinen gözleri… Hastane koridorlarının telaşı ve kokusu bile artık Enes’e normal gelmeye başlamıştı. ​Aylar süren zorlu bir fizik tedavi sürecinden sonra, nihayet Enes için hastaneden çıkma vakti gelmişti. Artık daha iyi hissediyor ve kendi başına yürüyebiliyordu. Enes hastaneden çıkacakları gün pencereden dışarıya baktı. Kazadan önceki hayatını hatırladı bir anlığına. O sağlıklı günlerini ne kadar da sıkıcı buluyordu. Başkasından yardım almadan yürüyebilmek, bir sorunu çözümleyip başarmak, evinin kokusu ve huzuru. Şimdi ne kadar da ulaşılmaz geliyordu. O günleri özleyeceği aklına hiç gelir miydi? ​ Toz Tanelerinin Dansı ve Yeni Bir Bakış Açısı ​Enes evine döndüğünde artık koltuk değneği ile de olsa kendi başına yürüyebiliyordu. Odasına geldiğinde yatağına oturdu, yine perdeden sızan gün ışığı, toz tanelerinin dansını gözler önüne seriyordu. Bir süre sadece o toz tanelerini izledi. Büyük bir ahenkle hareket etmelerini… Güneşin onların üzerine podyum ışığı gibi yansımasını… ​Odasının kokusunu içine çekti. Artık dünyaya bambaşka bakıyordu. Sıkıcı sandığı rutinleri, aslında onun için büyük bir nimetti. Sağlığın ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar az şükrettiğini hatırladı. ​Ertesi sabah uyandığında güne şükrederek başladı. Aldığı nefesten, gören gözlerine, hisseden ellerine, tat alabilen ve sağlıklı çalışan tüm organlarına kadar… ​Aynaya baktı ve gördüğü bedene teşekkür etti. Bir kaza onun hayata bakış açısını tamamen değiştirmişti. ​ Şükür: Nimetlerin Bizimle Kalması İçin Bir Teşekkür ​Günlük hayatımızın bize yüklediği sorumluluklar ve yapılması gereken bir yığın işler aslında bizim bu dünyadaki yerimizi gösterir. İnsan doğası gereği bir yere ait olmalı ve bir şeyleri başarmalıdır. ​Bu doğrultuda bir rutin içerisinde yaşarız ve çoğu zaman bu rutinin oluşmasının aslında ne kadar da zor olduğunu görmezden geliriz. Çünkü o rutin hep bizimledir ve hiçbir yere gitmez. Değişiklik isteriz, farklılık görmek… Zaman zaman bu farklılıklar bize iyi gelse de ancak iyi yönde olduğunda bizi mutlu eder. ​Olaya diğer boyutta baktığımızda bu rutin içerisine sağlığımızın eksikliği, mahkemelerde geçen süreç, hapishanelere sürüklenen hayat, korkuyla yaşamak gibi bir sürü olumsuzluk sızdığında o bize ait olan rutinlerin, sessizce uzaklaştığını görmek ve onları özlemek olası bir duruma dönüşür. ​Sağlığımız bizim en büyük nimetimizdir. Gözlerimiz her baktığımızı görmek için üstün bir performans sergiler, akciğerlerimiz nefes almak için her zamanki görevlerini yerine getirir. Bir an bu rutini bıraksa göremez ve nefes alamayız. ​Elimizde en başta sağlık gibi büyük bir nimet varken, eksikliğini yaşamadan hep bizimle kalacağını düşünürüz. ​Oysaki bu bedende, sağlık da bize verilmiş büyük bir nimettir. Tüm mekanizma eksiksiz çalışarak büyük bir mucize ortaya koyar. Biz bu nimete ne kadar da az şükrederiz. ​Şükür, o nimetlerin bizimle kalması için bir teşekkürdür. Bu nimetleri görmezden geldiğimizde ise bir gün elimizden alınması an meselesidir. Bir dakika sonramızın garantisi yokken, bu dünya hayatında Allah’ın bize sunduğu bunca nimete gelin hep birlikte şükredelim. ​Aldığımız her nefes için, attığımız her adım için, verdiğin, vermediğin her türlü nimet için sana sonsuz şükürler olsun Rabbim…
Ekleme Tarihi: 20 Kasım 2025 -Perşembe

Rutinlere Ne Kadar da Az Şükrediyoruz…

Rutinlerimize ne kadar da az şükrediyoruz…

​Çalan alarmın sesiyle oflayarak yorganı kafasına geçirdi Enes. Ne kadar kulaklarını kapatmaya çalışsa da alarmın sesi kulaklarında çınlamaya devam ediyordu. Gözlerini açmadan uzattı elini yan komidine. El yordamı ile telefonunu bulmaya çalışırken, yere düşen telefonla daha da öfkelendi.

​Zor da olsa yataktan kalktı ve alarmı kapattı. Yine sabah olmuştu ve güneşin perdeden sızan ışığı havadaki toz tanelerinin dansına ortak oluyordu. Gözlerini ovuşturarak banyoya gitti. Günlük rutin temizliğinden sonra yine isteksiz bir şekilde üzerini giyinip mutfaktaki yemek masasına oturdu.

​Annesinin hazırladığı kahvaltı tabağına baktı uzun uzun. “Yine mi yumurta” diye geçirdi içinden. Tabağındaki yemekleri de isteksiz bir şekilde yedikten sonra işe gitmek için evden çıktı. İş yeri evine yürüme mesafesindeydi ve her gün aynı şeyleri yapmak ona inanılmaz sıkıcı geliyordu. Oysaki o macera peşinde koşmak, sorumluluklardan uzaklaşıp özgür olmak istiyordu.

 Açık Hava Hapishanesinde Bir Yaşam

​Yeni şehirler görmek, yeni insanlarla tanışmak…

​Her gün aynı döngüde işe gitmek ve aynı döngüye sıkışmak onun için açık hava hapishanesinden farksızdı.

​Bu düşüncelerle ilerlerken, hayatının ne kadar değişeceğini bilmeden adımlamaya devam ediyordu. Saatine baktı ve işe geç kalmak üzere olduğunu anladığı için adımlarını hızlandırdı. Yine o suratsız müdürle yüz göz olmak istemiyordu.

​Tam o sırada frenleri tutmadığı için yoldan çıkan bir araç, hızla kaldırımda yürüyen Enes’e çarptı.

​Enes ne olduğunu anlayamadan kendini acılar içinde yerde kıvranırken buldu. Araçtan çıkan şoförün korkusu, Enes’in acılarına karışmıştı. Hızla gelen ambulans ile Enes hastaneye kaldırıldı.

​Rutinin Bozulduğu An: Kaybedilen Nimet

​Doktor raporuna göre sağ bacağında kırık ve omurgasında zedelenme vardı. Bu nedenle belki de aylarca hastanede kalacak ve uzun bir tedavi görecekti. Hastanede kaldığı süreçte yaşadığı acılar, uykularını bölen ağrılar, fizik tedavi sürecinde kendi başına attığı bir adıma sevinen gözleri… Hastane koridorlarının telaşı ve kokusu bile artık Enes’e normal gelmeye başlamıştı.

​Aylar süren zorlu bir fizik tedavi sürecinden sonra, nihayet Enes için hastaneden çıkma vakti gelmişti. Artık daha iyi hissediyor ve kendi başına yürüyebiliyordu. Enes hastaneden çıkacakları gün pencereden dışarıya baktı. Kazadan önceki hayatını hatırladı bir anlığına. O sağlıklı günlerini ne kadar da sıkıcı buluyordu. Başkasından yardım almadan yürüyebilmek, bir sorunu çözümleyip başarmak, evinin kokusu ve huzuru. Şimdi ne kadar da ulaşılmaz geliyordu. O günleri özleyeceği aklına hiç gelir miydi?

​ Toz Tanelerinin Dansı ve Yeni Bir Bakış Açısı

​Enes evine döndüğünde artık koltuk değneği ile de olsa kendi başına yürüyebiliyordu. Odasına geldiğinde yatağına oturdu, yine perdeden sızan gün ışığı, toz tanelerinin dansını gözler önüne seriyordu. Bir süre sadece o toz tanelerini izledi. Büyük bir ahenkle hareket etmelerini… Güneşin onların üzerine podyum ışığı gibi yansımasını…

​Odasının kokusunu içine çekti. Artık dünyaya bambaşka bakıyordu. Sıkıcı sandığı rutinleri, aslında onun için büyük bir nimetti. Sağlığın ne kadar önemli olduğunu ve ne kadar az şükrettiğini hatırladı.

​Ertesi sabah uyandığında güne şükrederek başladı. Aldığı nefesten, gören gözlerine, hisseden ellerine, tat alabilen ve sağlıklı çalışan tüm organlarına kadar…

​Aynaya baktı ve gördüğü bedene teşekkür etti. Bir kaza onun hayata bakış açısını tamamen değiştirmişti.

​ Şükür: Nimetlerin Bizimle Kalması İçin Bir Teşekkür

​Günlük hayatımızın bize yüklediği sorumluluklar ve yapılması gereken bir yığın işler aslında bizim bu dünyadaki yerimizi gösterir. İnsan doğası gereği bir yere ait olmalı ve bir şeyleri başarmalıdır.

​Bu doğrultuda bir rutin içerisinde yaşarız ve çoğu zaman bu rutinin oluşmasının aslında ne kadar da zor olduğunu görmezden geliriz. Çünkü o rutin hep bizimledir ve hiçbir yere gitmez. Değişiklik isteriz, farklılık görmek… Zaman zaman bu farklılıklar bize iyi gelse de ancak iyi yönde olduğunda bizi mutlu eder.

​Olaya diğer boyutta baktığımızda bu rutin içerisine sağlığımızın eksikliği, mahkemelerde geçen süreç, hapishanelere sürüklenen hayat, korkuyla yaşamak gibi bir sürü olumsuzluk sızdığında o bize ait olan rutinlerin, sessizce uzaklaştığını görmek ve onları özlemek olası bir duruma dönüşür.

​Sağlığımız bizim en büyük nimetimizdir. Gözlerimiz her baktığımızı görmek için üstün bir performans sergiler, akciğerlerimiz nefes almak için her zamanki görevlerini yerine getirir. Bir an bu rutini bıraksa göremez ve nefes alamayız.

​Elimizde en başta sağlık gibi büyük bir nimet varken, eksikliğini yaşamadan hep bizimle kalacağını düşünürüz.

​Oysaki bu bedende, sağlık da bize verilmiş büyük bir nimettir. Tüm mekanizma eksiksiz çalışarak büyük bir mucize ortaya koyar. Biz bu nimete ne kadar da az şükrederiz.

​Şükür, o nimetlerin bizimle kalması için bir teşekkürdür. Bu nimetleri görmezden geldiğimizde ise bir gün elimizden alınması an meselesidir. Bir dakika sonramızın garantisi yokken, bu dünya hayatında Allah’ın bize sunduğu bunca nimete gelin hep birlikte şükredelim.

​Aldığımız her nefes için, attığımız her adım için, verdiğin, vermediğin her türlü nimet için sana sonsuz şükürler olsun Rabbim…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ozgunbakis.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
ÇINAR
(20.11.2025 18:55 - #238)
Kaleminize, yüreğinize sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ozgunbakis.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.