Hiç, bir gün bile olsa kendinizi yemek konusunda sınırlandırmaya çalıştığınızı fark ettiniz mi?
Sabah çok yediğiniz için akşamına dengelemek zorunda hissettiniz mi kendinizi?
Ya da, sabah kendinizi aç bırakarak akşam yediklerinizi bir nevi yok etmeye çalıştınız mı hiç?
Eğer bu üçünden en az birini yaptıysanız – ya da ikisini, fark etmez – muhtemelen son zamanlarda hızla yayılan “yememe kültürü” etkisi altında kalmışsınız demektir.
Bir Hastalıktan Fazlası: Anoreksiya
Anoreksiya nevroza, yani kısıtlayıcı yeme hastalığı, son yılların en tehlikeli ve bir o kadar da “popüler” hale getirilen rahatsızlıklarından biri. Ne yazık ki nice canlar bu hastalık uğruna kaybolup giderken, bazıları yalnızca sosyal medyanın dayattığı popülarite uğruna kendilerini bu pençenin içine hapsetmiş durumda.
Unutmayalım: Anoreksiya nevroza bir hastalık. Ve bu hastalık ilaç ve tedavi ile aşılabilecek bir durum.
Sosyal Medyanın Tuzakları
Her gün ekranlardan bize pompalanan “kusursuz beden” imajı, gençleri özellikle de kadınları, bu kısır döngünün içine çekiyor. Kendi değerimizi fark etmeden, yalnızca başkalarının standartlarına göre yaşamaya çalışmak ise ruh sağlığımızı da beden sağlığımız kadar zedeliyor.
Ne Yapmalı?
- Öncelikle kendinize tanı koymaya çalışmayın. Mutlaka bir uzmana danışın.
- Sosyal medyanın etkisine kapılmamaya özen gösterin.
- Bedeninizin eşsiz ve değerli olduğunu her gün kendinize hatırlatın.
Sezgisel beslenme ya da dengeli bir program, uzman eşliğinde sağlığınızı önceleyen bir yol haritası çizer. Siz yalnızca adım adım bu sürece uyum sağladığınızda, tıpkı suyun akıp yolunu bulması gibi bedeniniz de kendi dengesini bulacaktır.
Kendinize çok iyi bakın sevgili okur.
Bedeninize çok çok iyi bakın.
Ve en önemlisi: Kendinizi çok sevin.
Sevgiler…