Hepimiz hayatımızın bir döneminde şu durumları yaşamışızdır:
• İş yerinde fark edilmek için normalden daha fazla sorumluluk alıp, iki kişinin işini tek başımıza üstlenmek.
• Bir ortamda herkese yardım eden, sorunlara çözüm bulan, “herkesin yanında” olmaya çalışan kişi olmak.
• Empatik yaklaşarak insanları dinleyen, anlayan ve destekleyen kişi konumuna yerleşmek.
Ve sonra fark ederiz ki; iş yerinde terfiyi, tüm emeği biz vermemize rağmen başkası alır. Sorunlarını çözmek için yanlarında olduğumuz insanlar, sıra bize geldiğinde yanımızda olmaz. Empatiyle dinlediğimiz kişiler de, bizim nasıl olduğumuzu merak bile etmez.
Bu durumları hayatımızın farklı alanlarında tekrar tekrar yaşıyoruz. Üç senaryonun ortak noktası ise şu: Çok verici olmak. Sanki siz iyi niyetle bir şeyler yaptıkça insanlar bunu kullanıyor ve hak ettiğinizi düşündüğünüz değeri göremiyorsunuz.
Neden?
Peki, her şeyi doğru yapıyorken neden hâlâ hak ettiğinizi alamıyorsunuz?
Belki de sorun onlarda değil, sizin kendinizle ilgili verdiğiniz ödünlerle ilgilidir.
Kendinize Sorulacak Soru
Böyle bir durumda kendinize şu soruyu sormalısınız:
“Ben neden bu kadar fazla kendimden ödün veriyorum?”
Farkındalık ve Dengeyi Kurmak
Bu soruyu kendinize sorduğunuzda cevabı zamanla bilinçaltınız size verecektir. Belki onaylanma ihtiyacınız olduğunu fark edeceksiniz. Belki de sevgiyi hak etmek için daha çok çabalamanız gerektiğine inandığınızı anlayacaksınız.
Bu farkındalığa ulaştığınızda ise, adım adım “fazla verme” davranışınızı azaltmaya başlayacaksınız. Bunu yaptıkça çevrenizdeki insanlar size, “Çok değişmişsin,” diyecek. İşte o zaman anlayacaksınız ki doğru yoldasınız. Çünkü önceden onlar için yaptığınız fedakârlıklar zamanla normalleşmişti. Şimdi ise dengeyi yeniden kuracak ve ilk kez, gerçekten ihtiyacınız kadarını vermeye başlayacaksınız. Bu da sonunda hayatınıza dengeli sosyal ilişkileri beraberinde getirecek ve siz de artık ektiğiniz tohumların meyvesini almaya başlayacaksınız!
Sevgiyle kalın!