Birine “hayır” demek size nasıl hissettiriyor?
İyi mi?
Kötü mü?
Utanmış?
Öfkeli?
Mahcup?
Saygısızca?
Güçsüz?
Çoğumuzun aklından geçen bu sorular, aslında tek bir noktada birleşiyor: Neden çevremizdeki insanlara “hayır” diyemiyoruz?
Kimimiz, karşımızdaki bizden büyük diye “ayıp olur” kaygısıyla büyüdük.
Kimimiz, “hayır” kelimesini saygısızlık saydık.
Kimimiz, karşı tarafı kırmaktan korktuk.
Kimimiz, sevgimizi kaybetmekten çekindik.
Kimimiz, “beni bir daha sevmeyecek, benimle konuşmayacak” korkusuna kapıldık.
Kimimiz, yaranmak için sustuk.
Kimimiz, zamanında “hayır” dediği için şiddet gördü.
Kimimiz, sırf çok sevdiği için karşısındakine “hayır” diyemedi.
Kimimiz, başkalarının ne düşündüğünü fazlasıyla önemsedik.
Kimimiz, eleştirilmekten çekindik.
Kimimiz, zorbalık gördük.
Ama peki…
Siz “hayır” diyemezken, kaç kişiden “hayır” cevabını duydunuz?
Beş? On? Yirmi?
Ve o kişilerin sizden farkı neydi?
Aradaki tek fark; onların önceliğinin kendileri olması. Önce kendilerine sormaları: “Ben istiyor muyum?”
İşte burada devreye öz sevgi ve özgüven giriyor.
İstemediğiniz bir şeyi sırf başkası istiyor diye yapmak, kendinizden vermek değil midir?
Sırf sevilmek, yaranmak, ayıp olmasın diye daha ne kadar “hayır” diyemeyeceksiniz?
Çevrenizdeki insanlar sizi gerçekten olduğunuz için mi seviyor, yoksa “hayır” demediğiniz için mi?
Eğer ikinci şıksa, o ilişkileri yeniden gözden geçirmenin zamanı gelmiştir.
Ne zaman kendi fikirleriniz, kendi istekleriniz ön planda olacak?
Ne zaman “aman kırılmasın, aman üzülmesin” diye düşünmeyi bırakacaksınız?
Unutmayın: ister 10 yaşında olun ister 80, değişmek için hiçbir zaman geç değildir.
Kendinize yatırım yaptığınızda hayat size bambaşka bir anlam kazandıracaktır.
Ve şunu da bilin: Kendinizi düşünmeye, kendinize değer vermeye başladığınız an; istemediğiniz, sevmediğiniz şeylere “hayır” demeyi de yavaş yavaş öğreneceksiniz.
Uzm. Klinik Psikolog Esra Çelik