Küreselleşmenin hız kazandığı günümüz dünyasında gıda üretimi, tüketici beklentileri ve ticaret yapısı büyük bir dönüşüm içinde. Ancak bu dönüşümün gölgesinde, görünmeyen fakat etkileri son derece ciddi bir tehlike büyüyor: gıda sahtekârlığı. Tüketicinin güvenini hedef alan bu sahteciliğin hem ekonomik hem de sağlık açısından yarattığı riskler, artık sadece sektör profesyonellerinin değil, toplumun tüm kesimlerinin gündeminde.
Bu kritik konuyu derinlemesine ele alan “Küreselleşme ile Artan Gıda Sahtekârlıkları ve Gıda Güvenliği” adlı kitabıyla Damla Aktaş, gıda sektörünün karanlık noktalarına ışık tutuyor. Ürünlerin raflara gelene kadar geçirdiği süreçlerden, tüketicinin farkında bile olmadan maruz kaldığı risklere kadar geniş bir yelpazede önemli tespitler sunuyor.
Biz de gıdanın geleceğini, sahtekârlığın geldiği boyutu ve çözüm yollarını konuşmak üzere kitabın yazarı Damla Aktaş ile bir araya geldik. Gıda güvenliğinin neden artık bir zorunluluk haline geldiğini ve küresel sistemde tüketiciyi nasıl bir geleceğin beklediğini tüm yönleriyle konuştuk.

Soru-1: Öncelikle Sizi Tanıyabilir Miyiz? Gıda Güvenliği Alanına Yönelmenizde Nasıl Bir Hikâye Var?
Damla Aktaş: Tabii ki, öncelikle merhabalar. Damla ben, gıda mühendisi. Erzurum, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü mezunuyum.
Gıda güvenliği alanına yönelmemin sebebi sektörel tecrübeler oldu. Şöyle ki bir gıda mühendisi olarak gıda fabrikalarında, üretim alanlarında bizzat bulunduğumuz için ürünlere en başından beri vakıf oluyoruz. Bir ürün girdisinin son mamul olabilmesi için tanımlanabilmesi lazım yani bir kimlik kazanması lazım. Ürüne ait son kullanma tarihi, tavsiye edilen tüketim tarihi, parti numarası, ürünün depolama sıcaklıkları, menşei gibi kavramlar mutlaka ihmal edilmeyen kimlik kartlarıdır.
Fark ettim ki birçok tüketici bunlara asla dikkat etmiyor. Markette ürünleri ellerine aldıkları gibi satın alıyorlar. Sonra bir bakmışız ki son kullanım tarihi geçtiği için birçok kişi aldığı üründen zehirlenmiştir.
Bu dikkatsizlik yüzünden merdiven altı üretim yapan yani gıda sahtekârlığında zuhur eden insanlar, nasıl olsa kimse bunlara dikkat etmiyor deyip ürünlerde hileye gidiyorlar. Son kullanım tarihi geçtiği halde, ürün tarihini silip sıfır üretimmiş gibi gösterenler çok var.
Tavuk döner hem ucuz hem de lezzetli olduğundan herkes tarafında çok sevilen bir fastfood çeşididir. İyi bir ciro sağladığından herkes anadan doğma tavuk döner ustası. Yalan yanlış bilgilerle döner yapıp insan sağlığını riske atıyorlar. Tavukta Salmonella bakterisinin riskini, tavuk dönerin pişirilme sıcaklığını, pişirildikten sonraki depolama sıcaklığını bilmeyen gıda sahtekârları sırf iki kuruş için çokbilmiş edasıyla üretimler gerçekleştiriyorlar.
İşte benim meselem bu. Herkes araştıracak. Tüketiciler, olur olmadık yemekleri, ürünleri dışarıda hazır almayacaklar. Önce ürün hakkında bilgi sahibi olacaklar ondan sonra satın alacaklar. Çünkü sektörde bilmedikleri birçok şey var. Bildiğimi yüzde yüz iddia etmiyorum bildiğim kadarıyla aktarmak, anlatmak istiyorum herkese.
Soru-2: Kitabın Doğuşu: Küreselleşme ve COVID-19'un Etkisi
Damla Aktaş: Bu fikrin bende ortaya çıkış sebebi güncel haberler oldu. Ne yazık ki Covid-19 salgınından sonra her alanda olduğu gibi gıda alanında da dengeler değişti. Ekonomik dengesizlikler gıda alanında da baş gösterince fahiş fiyatlarda arttı. Bugün pek çok kişi sağlıklı beslenme yönünde ilerliyor. Olması gerekende bu ancak sağlıklı beslenme trend bir konu olduğu için fırsatçılar durumu değerlendirmede geri kalmadı. Hem kazanç sağlamak hem de ekonomik maliyet sağlamak için gıda taklit ve tağşişlerine yöneldiler. Sonuç insan sağlığı kolayca hiçe sayıldı.
Kitabın çıkış noktası dediğim gibi güncel haberler oldu. Çıkan her haberde gıda taklit ve tağşişine gidildiğini öğrendim. Kekik baharatına yabancı madde katmaları ya da dana kıymada, kanatlı eti tespiti, sumağa gıda boyası katılması gibi birçok örnek verilebilir.
Soru-3: En Şaşırtıcı Sahtekârlıklar: Pide ve Sucuktaki Gizli Et
Damla Aktaş: Kitapta en dikkat çekici bulduğum gıda sahtekârlığı; kıymalı pidede (pişmiş) kanatlı eti tespiti, lahmacun harcında kanatlı eti tespiti, ısıl işlem görmüş dana sucukta kanatlı eti tespiti… Oldu. Ben alışılmış taklit ve tağşişlere nazaran bunları duyunca çok şaşırmıştım. Eminim birçok kişi de şaşıracaktır.
Soru-4: Ekonomik, Sağlık ve Psikolojik Zararlar
Damla Aktaş: Gıda sahtekârlarının tüketicilere etkileri şöyle oldu kanaatimce; şu zamanda ekonomik krizden ötürü ne yazık ki ürünlerin fiyatları bir hayli yüksek. Kaliteli ürünlerde fiyat artışı olması normal fakat kaliteli olmayan, potansiyel riskleri barındıran ürünleri, olması gereken fiyattan çok yüksek bir fiyatla satışa sunarak tüketicileri ekonomik zarara uğratmak ve gelir durumu düşük olan kişilerin ise haksız fiyat artışından dolayı hiçbir ürünü alamamaya sevk etmektedir.
Potansiyel riskleri barındıran ürünler piyasada var olduğu sürece gıda zehirlenmeleri ve enfeksiyonları, burucella gibi hastalıklar maalesef birçok kişiyi olumsuz etkileyecektir. Haksız fiyat artışından dolayı geçinememe, hastalıkların çoğalması da psikolojikmen çöküşlere sonuçta bunalıma, halsizliğe, depresyona sebebiyet verecektir. Bunlarda en bariz etkileridir.
Soru-5: Sahte Gıdanın Odak Noktaları: Süt, Et, Bal ve Zeytinyağı
Damla Aktaş: Gıda taklit ve tağşişin yapıldığı yıllara bakıldığından en çok Covid-19 yılında yapılmıştır diyebiliriz. Özellikle 2019-2020 yıllarından süt ve süt ürünlerinde, meyve ve sebze ve et ve et ürünlerinde gıda sahteciliğine gidilmiştir. Bu kategorilere baktığımızda bağışıklık sistemini güçlendirmede en etkili gıdalar bulunmaktadır, hâliyle virüse karşı bir korunma yöntemi de sağlıklı ve dengeli beslenmeydi. Hal böyle olunca gündemde olan bu besin grupları gıda sahtekârlarınca fırsata çevrildi.
Tabii ki zeytinyağı ve bal gibi iki önemli gıdada da hala sahteciliğe, merdiven altı üretime gidiliyor. Faraza süzme çiçek balında taklit ve tahşişe gidilmesi gibi.
Soru-6: Devlet Denetimi: Yeterli mi, Gelişmesi Gerekenler Neler?
Damla Aktaş: Gıda sahtekârları ile mücadelede devletimiz tabii ki de denetimler yapmaktadır. Geçen günlerde Gaziantep ilinde bir tane merdiven altı üretim yapan firma damgalanıp kapatıldı. Anlayacağınız devamlı gıda denetimleri yapılmakta. Artan nüfusla beraber gıdaya olan yönelimde artış gösteriyor hâliyle yiyecek içecek sektörü de bu artışa paralellik gösteriyor dolayısıyla gıda denetimlerinin devamlı olması elzem bir iştir.
Soru-7: Tüketiciler Kendilerini Nasıl Koruyabilir? Pratik Fark Etme Yolları
Damla Aktaş: Tüketicilerin kendilerini koruması şöyle olabilir; sahte gıdayı fark etmeleri hemen kolay olmayabilir. Doğru kaynaklardan bilgi öğrenecekler. Teknolojinin artması ile maalesef ortalık bilgi kirliliğinden geçilmez oldu. Yeni bir şey öğrenecekleri zaman Google referans kaynak oluyor. Her bilgi doğru değil. Gıda ile alakalı sosyal medyada çok güzel, kaliteli gıda sayfaları mevcuttur onlara bakabilirler ya da gıda makaleleri tarayabilirler yahut gıda mühendislerinden, diyetisyenlerden destek alabilirler. Son olarak da market raflarında, zincir marketlerde, gıda üretim yerlerinde gıdaya yönelik olumsuz bir şey gördüklerinde ALO 174 gıda hattını arayıp devletin görevlendirmiş olduğu yetkililerce denetim isteyebilirler.
Soru-8: Güvenilir Gıda Zinciri İçin Endüstriyel Çözümler
Damla Aktaş: Endüstride firmalar bu riskleri azaltmak için şunu yapmalılar; öncelikle gıda üretimi yapıyorlarsa çok ciddi bir iş yaptıklarının bilincine varacaklar çünkü insan sağlığı söz konusudur. Bu anlamda gıdaya yönelik titiz çalışacaklar, gıda üretimini başından sonuna kadar takibini yapacak, üretim alanının hijyenini sağlayacak, çalışan personellere gıda eğitimlerini verecek gıda mühendislerini çalıştıracaklar. Yasa ve yönetmeliklere uyacaklar. Aylık, haftalık gıda analizleri varsa -maddi kısmına bakılmadan- laboratuvarda analizlerini yapacaklar… Sürdürülebilir ve güvenilir gıda için devamlı gıda denetimleri şart.
Ayrıca üretim alanlarında gıda güvenliği HACCP sistemi dediğimiz sistemin yetkililerce (gıda mühendisleri, gıda teknikerleri) uygulanması lazım. Böylece üretilmiş olan bütün ürünler gerek SKT’leri ile gerek parti numaraları ile gerek kullanılan ham maddeleri ile kontrol altına alınır. Bir üründe bir sıkıntı oluştuğunda bu sistem yardımıyla geriye dönük bütün kayıtlar incelenmekte, sorunun kaynağı tespit edilmektedir.
Soru-9: Bakanlık Sitesinde Karşılaşılan "Akla Sığmayan Aldatmalar"
Damla Aktaş: Kitabımda beni en çok şaşırtan kısım ciddi anlamda gıda taklit ve tağşişleri oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı internet sitesini açtığım gibi sayfada binlerce taklitli ve tağşişli gıda ürünleri gördüm. Bazılarını sıklıkla duymuştum; gıda boyasının kullanılması, yabancı madde tespiti gibi. Ancak aklıma hayalime sığmayan değişik türden aldatmalar gördüm. Okurlarımı da sayfaya yönlendiriyorum, oraya bakınca ne demek istediğimi anlayacaklar.
Soru-10: Kitabın Hedef Kitlesi: Bilinçli Olmak İsteyen Herkes
Damla Aktaş: Kitabımın hedef kitlesi tüketici olan herkes. Akademisyenler, sektör çalışanları diye bir ayrım yapmak bana doğru gelmiyor. Her okuyan kedince mesajlar alacaktır. Makalelerle destekli, kolayca anlaşılabilir, bilgi ağırlıklı bir kitap olduğundan eminim herkese ışık olacaktır.
Soru-11: Farkındalık Katkısı: Bilgiyi "Benden Bize" Aktarmak
Damla Aktaş: Bilgiler aktarılınca öğrenilir. Burada aile kavramı çok önem teşkil etmektedir. Sağlam kaleler inşa etmek aile bireylerinden başlıyor. Bilgi ‘Benden Bize’ bir geçiş sürecidir. Öğrenilen bilgiler uygunca, yalın bir dille, güzel rol model olacak şekilde küçüklere anlatıldığında zincirleme bir şekilde bilgi aktarımı olmakta böylece bilinçli bir insan topluluğu meydana gelmekte. Kitabımı okuyanda gıda güvenliğini öğrenecektir, öğrenen kişi de -böyle bir mantıkla- bilgiyi aktara aktara bilinçli bir tüketici yetiştirecektir.
Soru-12: Gelecek Planları: Gıda Güvenliği Daima Temel Konu
Damla Aktaş: Yeni bir kitap yakında gelecek diye ümit ediyorum. Bugün farklı bir proje yapsam bile temeli hep gıda güvenliği olacak çünkü ürünlerin çıkış noktası oradan gelmektedir. O yüzden hiçbir çalışmamı gıda güvenliğinden ayrı ve bağımsız düşünemem.
Soru-13: Okuyuculara Son Mesaj: Ürünün Kimliğini Okuyun
Damla Aktaş: Okuyucularıma iletmek istediğim mesajım şu; öğrenmeye hep açık olsunlar. Benim kitabım tek yok, bugün binlerce kitap, makale var piyasada. Ancak sağlam deliller ışığında, özellikle de doğru gıdaya yönlendirecek kaynaklara yönelmelerini isterim. Market raflarında sadece ürün almasınlar. Ürünün kimliği dediğimiz “ürün etiketini” mutlaka okusunlar. Bugün bir tane kalem alacağımız zaman önce inceleyip, marksını vs. teyit ettikten sonra satın alıyorken gıda alışverişi yaparken neden aynısını yapmıyoruz doğrusu buna hayret ediyorum.
