Fazla kilolarından şikâyet eden çoğu insanın ilk başvurduğu yöntem, hızlı sonuç vaat eden şok diyetler oluyor. Hepimiz kısa sürede değişim görmek istiyoruz; zayıflama çayları, bilinçsiz takviyeler, karbonhidratı tamamen kesmek ya da komşunun uyguladığı diyeti denemek… Sonunda kendimizi düşük kalorili şok diyetlerin kucağında buluyoruz.
Ama peki, sonra ne oluyor?
Kaybolan Kilo Değil, Sağlık
İlk günlerde tartıda düşen rakamlar yüz güldürüyor gibi görünse de, aslında giden şey yağ değil. Önce vücuttan ödem atılıyor, ardından kas kayıpları başlıyor. Yani tartıdaki eksilen sayılar, sağlığın bedelinden çalınıyor.
Vücudun Alarm Sinyalleri
Şok diyetlerle birlikte kan şekeri aniden düşebiliyor, tansiyon dalgalanabiliyor. Halsizlik, sinirlilik, saç dökülmesi, hatta ani kalp durmaları bile bu tabloya eşlik edebiliyor. Bağışıklık sistemi zayıflıyor, vitamin ve mineral eksiklikleri artıyor. Sağlıklı bir yaşam için ihtiyaç duyulan enerji, vücuttan çekilip alınmış oluyor.
Doğru Yol: Sürdürülebilir Beslenme
Unutmayalım ki önemli olan popüler diyetlere kapılmak değil, yaşam boyu sürdürülebilecek sağlıklı bir beslenme düzeni kurmak. İdeal kiloya ulaşmak aceleye getirilecek bir yolculuk değil; dengeli beslenmeyle, gerektiğinde uzman desteğiyle ilerlenmesi gereken bir süreç.
Sağlıklı beslenmek, kısa vadeli bir hedef değil; ömür boyu sürdürülmesi gereken bir yaşam biçimi olmalı.