İç sıkıntısının sessiz gelişi
Hayatın belli dönemlerinde, hiçbir şeyin yolunda gitmediğini düşündüğümüz anlar olur. Sebepsiz bir huzursuzlukla boğuşur, kalabalıkların ortasında bile yalnız; sevdiklerimizin yanındayken bile uzak hissederiz. İç sıkıntısı, insan ruhunun kendini en sessiz ama en güçlü şekilde ifade etme biçimidir.
Nedensiz bir ağırlık
Bu sıkıntının belirgin bir sebebi olmayabilir. Bazen sadece yorgunluk, bazen eksiklik hissi, bazen de fazla düşünmenin getirdiği ağırlık… Ne olursa olsun, bu duyguya maruz kalmak çoğu zaman zorlayıcıdır. Adını koyamadığımız ama derinlerde hissettiğimiz bir boşluk gibidir.
Geçici bir bulutlanma
Fakat unutmamak gerekir ki, bu hâl de geçicidir. İç sıkıntısı, kalıcı bir karanlık değil, gelip geçen bir bulutlanmadır. Önemli olan, bu duyguyu bastırmaya çalışmak yerine kabul edebilmek; kendimize dürüst olmak ve sabırla bekleyebilmektir. Bazen kısa bir yürüyüş, bazen sevilen biriyle yapılan sohbet, bazen de sadece derin bir nefes almak bile yükü hafifletir.
Ruhun dinlenme ihtiyacı
Ruh yorulduğunda bedenin de dinlenemediğini bilmek gerekir. Bu yüzden zihnimize, kalbimize iyi bakmak en büyük sorumluluğumuzdur. İç sıkıntısı kapıyı çaldığında onu kovmaya çalışmak yerine, “Hoş geldin, geçeceğini biliyorum” diyebilmek büyük bir erdemdir. Çünkü her karanlık gecenin sabahı, en aydınlık gündür.
Sözün kısası..
Unutma; bazen hiçbir şey yapamamak bile bir şeydir. Nefes al, sabret, geçecek.