Hayat yolculuğumuzda sık sık şu cümleleri kurarız:
“Yaşadığım acılara rağmen ayakta duruyorum.”
“Kaygılarıma rağmen yoluma devam ediyorum.”
“Hüzünlerime rağmen gülümsüyorum.”
İlk bakışta bu sözler güçlü, dirençli ve umut verici gelir. İnsan, hayata meydan okuyan bir kahraman gibi görünür. Oysa derinlemesine baktığımızda, “rağmen” kelimesi, içimizde gizli bir savaşı işaret eder. Çünkü “rağmen” dediğimizde, aslında kendi duygularımızla savaş açmış oluruz. Acıyı, kaygıyı, korkuyu düşman gibi görür; onları dışarıda bırakmaya çalışırız. Ama ne kadar uzak tutmaya çalışsak da, onlar bizden bir parçadır.
Bir süreliğine bu inkâr bizi ayakta tutabilir. Fakat uzun vadede bizi yorar, içsel bir çatışmaya sürükler. Çünkü insan, kendi gerçeğini taşımadan ilerleyemez.
Yağmurla Yürümek
Bunu şöyle düşünebiliriz: Bir gün dışarı çıkıyorsunuz ve yağmur yağıyor.
“Yağmura rağmen yürüdüm” derseniz, yağmuru bir engel gibi görmüş olursunuz.
Ama “yağmurla birlikte yürüdüm” derseniz, serinliğini de, kokusunu da, varlığını da kabul etmiş olursunuz.
Hayat da böyledir. Acılar, kaygılar, hayal kırıklıkları bizim yağmurumuzdur. Onları yok sayarak değil, yanımıza alarak yürüdüğümüzde yolumuz daha gerçek, daha insanca, daha derin olur.
Kabul ve Kararlılık
Psikolojide “Kabul ve Kararlılık Terapisi” (ACT) tam da bu noktada farklı bir yaklaşım sunar. ACT, acılarımızı bastırmaya değil, onlarla ilişki kurmaya davet eder.
Temel felsefesi psikolojik esnekliktir. Yani:
- Duygularını bastırmadan onlara alan açabilmek,
- İçsel deneyimlerini reddetmeden kabullenebilmek,
- Ve tüm bunların yanında kendi değerleri doğrultusunda hareket edebilmek.
Bu yaklaşımda “rağmen” yerine “ile birlikte” vardır:
“Kaygımla birlikte adım attım.”
“Üzüntümle birlikte yoluma devam ediyorum.”
“Korkularımla birlikte seçimler yapıyorum.”
Bu küçük dil değişikliği aslında büyük bir dönüşüm yaratır. Çünkü insan artık savaşmaz; yaşamını duygularıyla birlikte, daha bütün bir şekilde sürdürür.
Sözün özü...
Belki de gerçek özgürlük, duygularımızdan kaçmakta değil; onlarla birlikte yaşamın ritmine katılmaktadır. Gerçek kararlılık, fırtınasız bir gökyüzü aramak değil; fırtınayla birlikte yürüyebilecek kadar güçlü bir kabul geliştirmektir.