“Nasılsın?” Sorusunun Tek Cevabı: “İyiyim”
Günlük hayatımızda çevremizden sık sık “Nasılsın?” sorusunu duyarız. Fakat çoğu zaman, bu soruya beklenen tek bir yanıt vardır: “İyiyim.” Oysa kimse her an iyi hissedemez. İnsan olmanın doğal bir parçası; üzüntü, öfke, umutsuzluk gibi duyguları da yaşamaktır.
Toplumun Dayattığı Sürekli Pozitiflik
Zamanla toplumda hep güçlü ve neşeli görünme baskısı arttı. Bu durum, bireyin kendi olumsuz duygularını bastırmasına yol açıyor. Sosyal medyada “hep mutlu” görünen hayatlarla kıyaslandığında ise, kişi kendi en insani hislerini yaşarken bile başarısızlık duygusuna kapılabiliyor. Böylece mutluluk tek hedef haline geliyor, diğer tüm duygular görmezden geliniyor.
Bastırılan Duyguların Bedeli
Her zaman mutlu görünmeye çalışmak, aslında yaşam kalitesini düşürüyor. Çünkü bastırılan duygular geri dönüp daha yoğun bir şekilde kişiyi etkiliyor. Bu da yalnızca ruh sağlığını değil, bedeni de tehdit ediyor: stres, kaygı, depresyon, kas gerginliği, ağrılar, mide ve sindirim problemleri…
Sağlıklı Olan: Tüm Duygulara Yer Açmak
Gerçek şu ki; mutluluk kadar mutsuzluk da normaldir. İnsan bazen düşer, bazen kalkar. Önemli olan, her duyguyu kabul edebilmek ve “her zaman mutlu olmalıyım” baskısından kurtulmaktır. Çünkü unutulmamalıdır ki; her şeyin fazlası zararlıdır.
Özgürlüğün Asıl Adresi
Hayat, yalnızca tek bir duygudan ibaret değildir. Tüm duygular bir arada yaşandığında anlam kazanır. Belki de en büyük özgürlük, “hep mutlu görünme baskısını” bırakıp kendimize şunu diyebilmektir:
“Her duygumla en iyisiyim ve hiçbir zaman eksik değilim.”