Doğuştan getirdiğimiz varoluşsal bir ihtiyaçtır bilinmek, görülmek, duyulmak, şahit olunmak ve şahit olmak. İnsan fıtratı gereği var olmayı sever. Yok olmaktan korkar çekinir ve bu duygudan hep uzaklaşmak ister.
Kendini Var Etmek: Şehadet Alemi
Peki insan yokluktan kurtulup kendini nasıl var edecektir? Yaşadığı hayata şahitlik ederek ve yaşadığı hayatına şahitler edinerek. İnsanın içinde var olup yaşadığı bu alemi, semavi dinlerin sonuncusu İslam şehadet alemi olarak tanımlamaktadır. Bu alemde çok yönlü bir tanıklık yani şahitlik gerçekleştiğini ve bütün bunların adeta yaratılış gayemizin sebeplerinden olduğunu bizlere haber vermektedir. Bakara suresi 143 ve Ali İmran suresi 18 ayetlerini okuduğumuzda ne demek istediğimiz çok açık ve sarih bir şekilde anlaşılacaktır.
‘’Böylece sizi, bütün insanlara şâhit olasınız, Peygamber de size şâhit olsun diye dengeli mutedil bir ümmet kıldık’’.(Bakara / 143. Ayet)
‘’Allah, adâleti ayakta tutarak, kendisinden başka hiçbir ilâhın olmadığına bizzat şâhittir. Ayrıca bütün melekler ve kendilerine ilim verilmiş olanlar da aynı gerçeğe şâhittirler.’’ (Âl-i İmrân / 18. Ayet)
Evet kendisine akıl gönül ve irade verilmiş olan insana, yaratıcıya ve onun yarattıklarına doğru ve geçerli bir şahitlik yapma ve kendi yaşadığı hayatını da şahit olunmaya layık bir hayat olarak yaşama görev ve sorumluluğu yüklenmiştir. Yani insan yaşadıkça şahit olacak ve şahit olunacaktır.
Şahitliğin Önündeki Üç Büyük Engel
Peki insanı mutlu edecek ve sonsuzluğa taşıyacak bu şahitliğin önündeki en büyük üç engel nedir?
1. Hakikatlere Şahit Olmaktan Yüz Çevirmek
Şahit olması gereken hakikatlere ve güzelliklere şahit olmaktan yüz çevirmesidir. Yani her şeyin sahibini görmezden gelmesidir. Bununla da yetinmemekte her şeyin sahibinin var ettiklerini de görmezden gelmektedir.
2. Çirkinliklere Kendini Şahit Tutmak ve Mahremiyeti İfşa Etmek
Şahitlik etmemesi gereken çirkinliklere kendini şahit tutmasıdır. Bununla da yetinmemekte kendi mahremiyetini hiçe sayarak insanları şahit etmemesi gereken neyi varsa ortaya döküp saçması kendi mahremini kendi özelini kendi güzelliklerini tüm tehlikeli bakışlara açmasıdır. Bu durum tavus kuşunun haline benzer; kanatlarındaki rengarenk güzelliklerle dolu tüylerini açar ve tüm ihtişamını sergiler bu onun sonu olur, çünkü bu güzelim tüyleri onu avcıların hedefi haline getirir.
3. Şahitlik Yerine Sahiplik Etme Arzusu
Şahitlik etmek yerine sahiplik etmek ister; Malı ona hayatı boyunca eşlik etsin onun şahitliğini kolaylaştırsın diye emanet edilmişken o mala şahit olmak yerine sahip olmak ister. Bu durumun daha da vahimi vardır o da yol arkadaşı olan eşine şahit olmayı bırakıp onun sahibi kesiliverir. Sonra sıra dünyaya gelmeye vesile kılındığı evlatlarını malı gibi sahiplenir ve onlara şahitlik etmek yerine sahiplik eder. Bütün burumlar her kes için taşınması ağır bir yüke dönüşür. Gördüğü halde gözümüzü kör, işittiği halde kulağını sağır, attığı halde kalbini cansız hale getirir. İşte o zaman insan, şahit olma yetilerini de sorumluklarını da kaybeder. Aslında pusulasını yönünü kaybeder.
Sonsuzluğa Yolculuk ve Edeb
Sözümüzü şöyle tamamlayarak selam ve güzel dileklerimizle ayrılalım; Sonsuzluk aleminden yine sonsuzluk alemine yolculuk ederken kısa bir müddet şehadet alemine uğradık. Burada bizim için her şeyde nice hakikatler, nice sırlar, nice güzellikler var edildi. Bütün bunları hikmet nazarı ile seyreylemek, en büyük sanatkarın muhteşem sergisine onur konuğu olmak gibi bir şey. Bütün güzellikleri temaşa eylerken aldanıp ta bize ait olmayan şeylerin sahibi gibi davranmayalım. Edebimizi başımızın tacı yapalım. Mahremimizi sırlarımızı ortalık yerlere dökerek kendimizi rüsvay eylemeyelim.
Muhammet Hamdi KASAPOĞLU
12 Kasım 2025
