Toplumun Manevi Değerlere İhtiyacı
Modern hayat, “sahip olmak” merkezli bir akışla ilerliyor. Ekranların ışığı gözleri kamaştırırken kalpler kararıyor. Reklamların dayattığı sahte mutluluk, kısa bir heyecan veriyor ama ardından daha büyük bir boşluk bırakıyor.
İnsan ilişkileri zayıflıyor. Aile bağları çözülüyor. Bireyler yalnızlık girdabında kayboluyor.Bu tablo, aslında manevi değerlerden uzaklaşmanın en bariz göstergesi.
Maneviyatın Topluma KazandırdıklarıBir toplum manevi değerleriyle ayakta durur. Çünkü:
Dayanışma ruhunu besler. İnsan “ben”den “biz”e geçer. Adalet duygusunu güçlendirir. Hakkın hatırı öne çıkar. Merhameti diri tutar. Zayıfın korunmasını sağlar. Umudu yeşertir. Zorluklar karşısında insanı ayakta tutar. Kimlik ve aidiyet kazandırır. İnsan, nereden geldiğini ve nereye gittiğini bilir. Bir NazarManevi değerler, toplumun kalbine atılmış tohum gibidir. Su vermezsen kurur, rüzgâr almazsa yeşerir. Toplumu yaşatan da işte o yeşeren maneviyat çiçekleridir.
Hikmetli Bir HikâyeRivayet edilir ki bir padişah, hazinelerle dolu sarayında derin bir huzursuzluk içindeymiş. Bir gün dervişlerden biri ona şöyle demiş:
“Ey hükümdar, altın ve taht seni doyurmaz. Huzur, gönül terazisini manevi değerlerle dengelediğinde gelir.”
Padişah, o an anlamış ki gerçek güç, elinde değil, kalbindedir.
“Ya Rabbi, kalplerimizi dünyevi hırsların ağırlığından arındır. Bizi birbirine kardeş, birbirine merhametli kıl. Ruhlarımızı hakikatle besle ki toplumumuz ayağa kalksın.”
Son SözToplumun yaralarını saran gerçek ilaç, manevi değerlerdir. Onlar unutulduğunda insanlık eksik kalır; hatırlandığında ise gönüller huzur bulur.