İbadetlerde Motivasyon

Şimdi düşün… Spora gideceksin. İlk gün biraz zorlanırsın, ikinci gün kas ağrısı başlar, üçüncü gün “ya boş ver” dersin. Ama bir ay sabredersen bakarsın ki aynadaki görüntün değişmeye başlamış. İşte ibadet de böyle. İlk başta zor gelir, sonra tatlı gelir, sonra vazgeçilmez olur.

Namazı bir zorunluluk gibi görürsen ayağına zincir olur. Ama “benim Rabbim beni huzura davet ediyor” dersen, zincir çözülür, kanat olur.

Bir düşün; telefonun şarjı %5’e düştüğünde nasıl panikliyorsun. Hemen şarja koşuyorsun. Peki ruhun şarjı bittiğinde niye aynı telaşı yaşamıyorsun? Namaz, dua, Kur’an… Ruhun şarj aleti işte bunlar.

Motivasyon dediğin, “hadi kalk kıl” baskısından değil, “bu ibadet bana iyi geliyor” farkındalığından doğar. Bir gün yorgunsun, uykusuzsun, belki kılmaya üşeniyorsun. Ama içinden şu sesi duy: “Ben Rabbimin huzuruna çıkıyorum. O’nsuz geçen gün, eksik gündür.”

İşte o zaman motivasyon dışarıdan değil, içeriden gelir. Çünkü kalp, sahibini bulmuştur.